Kendi kütüphanesi olmayan bir  belediyedir Ereğli.

Kütüphanesi olmadığı ve olması için de bir düşünce geliştirilemediği için de ilçenin tarihi ile ilgili doğru-yanlış bir çok kuşkulu bilgi harmandalı oynar gibi söylenir durur yıllardır.

Ereğli ve tarihi o kadar derin ve araştırılması gerekir ki, bu konuda bir şey söyleyebilmek için de çok iyi bilgi sahibi olmak gerekir.

Profesyonel amatör 35 yıla yaklaşan meslek yaşamımda; son 26 yılımı günlük yayımcılığın içinde yoğrulmama rağmen ve de iyi bir kütüphanem olmasına rağmen Ereğli ile ciddi bir araştırmaya dayalı kitaba sahip değilim.

Çünkü yok.

Yıllar önce kaymakamlık bir kitap hazırlayıp yayımladı ama  içindeki bilgiler o kadar eksik ki… Hatta ilçenin adını duyurmuş ve ses getirmiş isimlerin bir çoğu kitaba bilerek ya da bilmeyerek alınmamış.

Oysa tarihi tarihçiler yazar.

Bu konunun uzmanları araştırır, soruşturur, belgelere ulaşır ve içlerindeki sağlıksız bilgileri de ayıklayarak ciddi bir çalışmayı ortaya koyar.

Var mı böyle bir girişim veya çalışma?

Yok!..

 

Ereğli’nin kaynaklarının panayır düzeyindeki festivallerle har vurup harman savrulması yerine, başta üniversiteler ve dünya müzeleri olmak üzere, Ereğli’nin tarihini araştırmaya ayrılmış olsa, gerçek hazineye işte o zaman ulaşırız.

Bölgenin coğrafi özellikleri, kültürü, sanatı ve ekonomisinin  derinliğine araştırılması karşısında, Ereğli-Alaplı yolu üzerindeki huzurevinin bulunduğu alanda döküm atölyelerinin bulunduğunu, burada papazların döküm yaptığını da öğrenebiliriz.

Tabi ki bu ham bilgiler belgelere dayandırılmalı.

Ereğli’nin altındaki su kanallarını ve merdivenleri kaçımız biliyor?

Neden gün ışığına çıkarılmaz bu tarihsel gerçekler?

Kim mi yapacak bu işleri; elbette tarihçiler.

Elbette arkeloglar.

Elbette uzmanlar.

Üniversiteler.

Müze kaynakları.

Belgeler.

Bilgiler.

Hepsi bir araya getirilerek rivayete dayalı olmayan bilimsel kaynak üretilerek gün ışığına çıkarılacak Ereğli’nin tarihi.

 

Ereğlili tarihçi Gürdal Özçakır’ın kendi sosyal paylaşım sitesinde ilçenin tarihiyle ilgili yanlış bilgilerin doğru gibi anlatılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmesini, habere dönüştürerek biz yayımladıktan sonra, bu pırıl pırıl gencimize saldırılar başladı.

Oysa ne diyor  Özçakır: belgesiz tarih olmaz!

Bu ifadeye kimin itirazı olabilir ki.

Özçakır’ın yazdıklarının altına ben de imzamı atıyorum ve o görüşlerini savunuyorum.

Özçakır’ın bu çıkışını Ereğli’nin gerçek tarihine ulaşmak adına fırsat olarak görüyor ve  başta Ereğlili milletvekili Ercan Candan olmak üzere, belediye başkan ve meclis üyeleri ile bu işe sponsorluk yapabilecek tüm kurumlara sesleniyorum.

Çıkın ortaya da, başta bakanlıklar ve üniversiteler olmak üzere Kdz. Ereğli’nin tarihini araştırmaya yatırarak gerçek ve doğru bilgilerle Ereğli’nin tarihini yazdırın.

Ereğli kirli ve yanlış bilgilerden arındırılsın.

 

**

 

Kdz. Ereğli’de tüm resmi toplantılar ve törenlerde Kdz. Ereğli kültürü tanıtılmaz. En can alıcı örnekte halk oyunlarıdır. Bu halk oyunu ekiplerini kim yönetir veya hangi mantıkla hareket eder bilmiyorum ama Ereğli ve bölgeyi es geçme alışkanlıkları hep devam eder.

İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, tüm okullara bu konuda görev vererek, bölgesel halk oyunlarının öne çıkarılmasını istemelidir. İlçe Milli Eğitim, başındaki ismin “Kdz. Ereğli” olduğunu hatırlamalıdır. Kdz. Ereğli kültürünü  öğretmek ve tanıtmak görevi olduğunu unutmamalıdır.

İşte önümüzdeki 18 haziran’da da aynı ayıp yeniden tekrarlanacaktır.  Yine Ereğli’nin Kurtuluş Günü’nde bölgesel kültür öne çıkarılmayacaktır. İşin garibi, bu halk oyunlarını oynayanların ekibin ismi de “Kdz. Ereğli Belediyesi”  olacaktır.

Bu ayıba son verilmesi gerektiğini altını çize çize bir kez daha hatırlatmayı görev sayıyorum.