Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın açıklamalarını özellikle dikkatle izler ve okurum.
Her yaptığı açıklamayı “işte budur!” diyerek de alkışladığım Mansur Yavaş’ın bu duruşunun ülkemizde yaşanan gerginlikleri yavaşlatıp söndürecek seçenekler arasında görenlerden biriyim.
Ülke nefes almalı.
Sakinleşmeli.
Hoşgörü ilkesi çevresinde demokrasinin demokratik teamüllerin ödünsüz uygulanmasıyla güçlendirilmesi gerek çünkü.
Bitmeyen/bitirilmeye şu kör olası siyasi seviyesizlik ve çekişme artık sokağa taştı.
Gerilim ve gerginlik her alanda.
Saygı kavramı yerlerde sürünürken, iyi örnekler tabi ki mutlu ediyor.
Kamu yöneticisi sorumluluğunu öne çıkaran ve özellikle de tribün şov gibi taktiklerden uzak duran Mansur Yavaş’ın en son açıklamalarından birini sizlerle paylaşmak isterim.
Kendisine plaket verilmesini doğru bulmayarak şöyle diyor Mansur bey:
“Plakete karşıyım. Zaten maaşını verip sizin için görev yapanlara plaket verilmez.”
Sayın Yavaş’ın bu sözlerini düşünüp de ifade edecek kaç kamu yöneticisi vardır ki?
Ya da şöyle sorayım:
Var mıdır?!!
SIFIR ATIK OLAMAZ Kİ!
Çevre sorunlarına dikkat çekmek ve de önlem almak açısından başlatılan en güzel kampanyalardan biridir “sıfır atık” projesi.
Bu konuda zincir marketlerin tükettiği plastik poşet sayısını düşürmek ve daha az çevre kirletmek açısından ücretli uygulama getirdiler.
Valla güzel oldu.
“Paralı” olunca tüketim azaldı.
Ve çevre de nefes aldı.
Buraya kadar tamam da, benim aklımın ermediği şudur:
Plastik poşet yine var.
Yine kirletiyor.
Yine kirli ortalık.
Bunun en önemli adımı, plastikten tamamen kurtulmak için kağıt poşete dönüş yapmak değil midir?
Bu sıfır atık kampanyasını “plastiksiz yaşam” için her alanda plastikle mücadeleye dönüştürmesi sor mudur?
Sanmıyorum!
GÜNÜN SÖZÜ:
Teğmen Ebru Eroğlu:
"Bugün sonuç ne olursa olsun, bizim ve sizlerin göğsündeki Harp Okulu rozetini alamayacaklar. Bizler Atatürk'ün önce sıra arkadaşı, sonra silah arkadaşı olduk. Hayatımızın geri kalanında da bu minvalde hareket edeceğiz şüphesiz.”