Ahmet gitsin mi?
Gitsin!
Mehmet Gelsin mi?
Gelsin!
Peki, Ahmet gidip de Mehmet gelince ne değişecek?
Ne mi değişecek? Ahmet’in yaptıklarının tam tersini Mehmet yapacak.
Yani?
Yaşanan/yaşatılan tüm kötülüklerin intikamı alınacak?
Tamam alınsın da, bu intikam almanın yolu yordamı nedir?
Ahmet nasıl ve hangi yöntemlerle yaptı ise elbette o şekilde.
İyi de Ahmet “demokrasiye uymayan işlerle bu kötülükleri yaptı” diye siz de mi antidemokratik olacaksınız?
O’na mübah ta bize gelince mi yanlış?
Hayır! Bir yanlış ve doğru var ise ve ve de bu yanlışa yanlış derken aynı yanlışa sarılmak yanlış değil midir?
Geçici bir süre olabilir!
Buna da peki de, yanlışın tadını alan, o yanlışı bırakır mı?
Bırakır bırakır!
Nah bırakır!
*
Aklımda deli sorular.
O soruların temelindeki tek gerçek, “tek adam” uygulamalarının demokrasinin canına okuduğunu söyleyenler de, yarın iktidara geldiklerinde bu yanlışlıklara nasıl son verecekler?
1- Aynı yetkileri kullanarak
2- Demokratik parlamenter sisteme geçerek?
3- Hepsini de karıştırıp kendilerine has ve yeni bir sistem uygulayarak.
4- Hiçbiri.
5- Bilmiyorum!
Valla bilen var mı ki?
Tahminim şudur:
Şu anki tek adam sistemi devam edecek ve bu yetkiyi kullananların sadece isimleri değişecek.
Konu kısasa kısastır.
İyi de, ya demokrasi? O ne olacak? Yine boğulmayacak mı?
*
Bugün ülkemizi gerek bürokrasi ve gerekse de siyasi anlamda atamalılar yönetmektedir. İktidardaki tek adam ve muhalefetteki tek adamlar milletvekillerini kendileri seçmektedirler. Bu da yetmiyor ki; belediye başkanlarını, il genel ve belediye meclis üyelerini bile kendileri Ankara’dan belirlemektedir.
Durum budur!
Bu anti demokratik uygulamalar demokrasinin d’sini katletmeye devam ederken, Ahmet’in gidip de Mehmet’in gelmesinin demokrasiye herhangi bir katkısı mı olacaktır?.
Birbirinin kopyası olan partilerin uygulamaları yöneten kadrolarının isimleri değişince demokrasiye katkı sağlamayacaktır ki.
Bugün…
Hangi parti genel başkanı ve milletvekilleri:
*Tüm adaylar önseçim ile belirlenecektir diyor?
*Bugün milletvekilliği meslek değildir, emekli milletvekilliği olmaz ve iptal edilecektir diyen var mı?
*Milletvekili maaşı en yüksek öğretmen maaşı ile aynı olacaktır sözünü vereni duydunuz mu?
*600 milletvekili sayısı çoktur, yarı yarıya azalacaktır kararlılığını ortaya koyanı biliyor musunuz?
*Milletvekili araçlarında çakar olmaz ve trafik kuralını kim çiğner ise çiğnesin cezasını öder diye sorgulanıyor mu?
*Liyakatı korumak ve geliştirmek için alınması gereken yasal düzenlemelere kafa yorandan haber var mı?
*Peşkeş çekilerek satılan ulusal kaynaklarımızın devletleştirileceğini ve de zarar eden kamu kurumlarına özerklik verilerek varlığını sürdüreceklerini kim söylüyor ki?
*Yerelden genele tüm kararların toplumsal uzlaşma ile alınacağı ve tüm kaynakların saydam bir biçimde açıklanacağını vaat edeni işiten kim var?
*Bu ülkenin laik, demokratik, çağdaş bir hukuk devleti kavramlarının olmaz ise olmazımız ilkesi etrafında yeniden yapılandırmanın gerçekleştirileceğini ifade edeni işittiniz mi?
Hayır!
Tek konu Ahmet gitsin Mehmet gelsin.
Ahmet ile Mehmet arasındaki kavgada arada kalacak demokrasi yine aynı saldırılar ve baskılar altında askıda tutulacak ise kaybeden yine biz, hepimiz değil miyiz?
Kötü örneğe/örneklere sarılarak, demokrasi fidanı büyümez, gelişemez ve kökleşemez ki?
Benim hırsızım iyidir,
Benim katilim iyidir,
Benim eşkiyam iyidir diye diye katledilen demokrasimiz S.O.S verirken bile sorgulayamıyor isek vay bizim halimize.
Soralım.
İnatla ve ısrarla soralım ve diyelim ki; kim ya da kimler derhal ve hemen parlamenter sisteme geçecek.
Bu garantiyi nasıl ve ne şekilde verecek?
Yok ise ha Ahmet ha Mehmet.- olmuş ne yazar?
Bir şey değişmez
Kaybeden askıdaki demokrasimiz olur.
Sonrasında askıdan bile öyle düşer ki, egemenlik kayıtsız şartsız tek adamların bayram şekeri gibi cebinde gezer.