Kemal Bey bir gün tuttu ve halkta karşılığı olan Ankara ve İstanbul Belediye başkalarının Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının önünü kesmek için örgüte “benimle misiniz?” diye sordu.
O söz ile değiştirdi havayı.
Hava işte.
Hava civa!
Soruş o soruş!
Her yol Kılıçdaroğlu.
Bu dayatmasına ulufe gibi yüzde sıfır oyu olanlara bile Cumhurbaşkanlığı yardımcılıkları dağıtması da halkın gözünde iyi puan almadı. Böylelikle, çantada keklik seçimleri kendi elleriyle iktidara teslim etti.
Yani, bir tek Kemal Bey’in aday olması ile seçimi kazanabilecek iktidarın ekmeğini Kılıçdaroğlu yağladı.
Hepimize afiyet olsun!
*
Şimdi?
Birdenbire CHP’de aday belirleme merakı doğdu.
Alah Allah bayram değil seyran değil, Özgür bey niye öpecek bizi?
Bu ne iştah!
Aday dayatmasının cazibesi de tüm partililerin katılacağı önseçim veya eğilim yoklaması.
Kim “hayır!” der böyle bir güzelliğe.
İyi de, şu anki Özgür bey de dahil hiçbir milletvekili önseçim ile listelere girip seçilmediler ki.
Kemal Bey seçti tümünü de.
Çelişki; Cumhurbaşkanı adayını üyeler belirleyecek ve sonra aday için en son kararı Parti Meclisi, Merkez Yürütme Kurulu ve meclis gurubu belirleyecek.
Diyeceğim şudur:
Partililerin oy verip belirlediği adaya, antidemokratik bir şekilde belirlenen meclis grubu hangi hakla müdahale edebilir ki?
Böyle bir antidemokratik uygulama mı olurmuş?
Saçmalık!
*
Bir diğer saçmalık şu anda aday belirlemek için dayatma yapılması.
Bu ne acele?
Ortada seçim meçim yok.
Önce seçimi garanti etmek gerek değil midir?
Örneğin Ekrem İmamoğlu, başarısız olduğunu herkesin kabullendiği Özgür Bey’in yerine genel başkanlık koltuğuna otursa ve çizmelerini giyip Anadolu’ya boydan boya gezerek iktidarı erken seçime zorlasa daha doğru olmaz mı?
Önce partililerin üzerinden ölü toprağını atsa, yüzde 35 in üzerinde olduğu söylenen kararsızları etkileyip partinin oy oranını artırsa ve büyük bir kamuoyu oluşturarak ülkenin önüne sandığın konulmasını sağlasa.
Asıl olması gereken budur!
Sonrasında nereye aday olacak ise gelir zaten o adaylık.
Yani çantada keklik olur.
*
Benim anlayamadığım CHP’nin üst aklını kim yönetiyor?
O yönetim eskiden bu yana etkin ve güçlü ise aklıma önce Ekmeleddin faciası geliyor.
Biliyorsunuz ki, emperyalizm sadece iktidarı belirlemez.
Muhalefeti de yönetir.
CHP Abdullah Gül’ü aday göstermeye bile kalkmıştı. Partinin tabanı “istemezük” demeseydi Gül CHP’nin adayıydı. Tabanın baskısı ile Muharrem İnce kerhen aday yapıldı yapılmasına ama nedense parti yönetimi bir anda ortadan kayboldu. Muharrem İnce tek tabanca çalıştı ve partisinin oy oranının üzerine çıktı.
İlla ki, aday belirleyelim diye ortaya çıkanlardaki telaş beni huylandırıyor.
Aklıma kırk tane soru geliyor ki, “tarih yine mi tekerrür edecek?” korkusunu yenemiyorum.