Hep söylenir ve vurgulanır ki, ulaşım araçları ne kadar çok yönlü ve işler ise o şehrin gelişmesi mümkün olabilir!
Mümkün!
Karayolu var ise,
Havayolu var ise,
Demiryolu var ise,
Ve de deniz yolu var ise!
“İse” ye bakıldığında yaşadığımız Karadeniz Ereğlisi’nde ne var ne yok?
Havayolu var idi kapandı.
Demiryolu Kandilli-Ereğli arasında var idi ve söküldü atıldı, tarihi lokomotifi de kesilip hurdaya gönderildi.
Düzce ve Zonguldak karayolları eh idare eder!
Deniz yolu iyi mi iyi!
Olmayan ne?
Ereğli’nin göbeğinden şehirlerarası trafik işliyor ve bu nedenle yaşanan bir çok can ve mal kaybı önlenemiyor. Çözümü belli, çevre yolu. Gerçeği ise gündemde bile yok!
Sonra?
Ereğli’nin Zonguldak karayoluna bağlayabilecek Kestaneci ile Soğanlı tepesi arasındaki Karayolu bağlantısı. Güzergahta orman yolu yıllar önce açıldı açılmasına da, bu yol araç trafiğıne açılmadığından, şehir Kepez üzerinden ulaşımını sağlamak zorunda kaldı, kalıyor!
Ereğli’nin Kandilli istikametindeki yolu, ben diyeyim 70, siz deyin 80 sene önce kazma kürekle yapılmış. Bu yolun yeni bir güzergaha kavuşturulması için atılmış adım bile yok. Atılması için öncelikle düşünülmesi gerekiyor değil mi?
Hele ki Ormanlı Beldesi! Belde olmasına belde de, şehrin girişinde iki araç karşı karşıya geldiğinde birbirine teğet geçiyor ve yaya kaldırımının adı bile yok. Orası da kazma kürekle yapılmış ya.
Ereğli-Devrek karayolunu hiç sormayın! Geien “yapcöz!” dedi, giden “yapıvörcöz” dedi de, hala bitmedi, bitirilemedi. “Yapcöz” la ise devam ediyor.
Şehrin sanayi bölgesi Organize Yolunu hiç ağzınıza almayın. Çevredeki yerleşimlerde yaşayanlar “bıktık illallah” dese de, ağır araçlar akrobasi numaralarıyla ulaşımı sağlayabiliyorlar. Bir şehrin sanayinin yeni bölünmüş yolu olmaz mı hiç?
Ya dünyanın neresinde vardır ki, işler haldeki bir demiryolu sökülür? Biz de oldu! Zamanında, demiryolu taşımacılığını kamyoncularla rekabete sokarak devre dışı bıraktıranlar Ereğli’nin ciğerlerini söktüler. Demiryolun bir tarafta Kozlu, diğer yanda Arifiye’ye bağlanmak mümkün iken, 17 km lik demiryolu söküldü ya gözümüzün içine baka baka. Oksijen kaynağı ile de kestiler buharlı lokomotifini.
Hey Allah’ım sen şu Ereğli’nin yaşadığı musibetlerden bizi kurtar da, şu kaybolan yılları unutturacak hak ettiğimiz hizmetleri kavuşalım.
Erdemir’in Gülüç ırmağı boyunca var olan havaalanı bile kapatıldı ya. Yıl 1992 ve Türkiye’de illerde havaalanı yok iken Ereğli’de pırpır uçakların inip kalkabildiği havaalanımızı yok ettiler. O gün pırpır iniyordu, bugün daha büyükleri inemez miydi? (Ki günümüzde orman yangınlarında havaalanlarının önemi daha iyi anlaşılmadı mı?)
Özelikle hava ve demiryolunu kaybeden, yolları da milattan önceden kalma Ereğli’nin bu durumda ne kadar kalkınmasını bekliyorsunuz?
Ana damarları yok.
Var olanları da tam işler değil.
Kalkındırmada öncelikli yöreler kapsamına bile alınmamışsın ki ey Ereğli.
Hele bir de tünelin bir başka ucunda kalıp, liyakatsiz siyasetçilere mahkumsan Ereğli’nin idamını seyir ediyoruz biz/hepimiz!
Asıl can yakan durum ise, tüm bu sorun/sorunların yüksek seslerle dile getirilmeyişi!
Görmedim, duymadım ve bilmiyorum ayağıyla konuşmayanların gırtladığına çöktüğü Ereğli’de hava dünkünden daha da puslu!
Yani?
Hava hep ama hep kurşun gibi ağır!