Bu işte bir gariplik vardı.

Ne yeri nede zamanı belliydi, yazılmamıştı.

Gruba gönderdiği mesaja, yalnızca önem derecesi yüksek! notu’ nu düşmüştü. Birkaç madde ile de toplantının konu başlıklarını yazmıştı. Anlaşılan bu konulara iyi çalışın demek istiyordu.

İyi de nerde ne zaman olacaktı bu toplantı, önceden söylese de toplantıya katılacak kişiler işlerini ayarlasalar fena mı olurdu? Herkesin kendine göre, işi gücü olduğunu bilmiyor muydu?

Deli Turgut’un telefonu zaten elindeydi, Aklına nedense Settar’ı aramak geldi.

Nerdesin ne yapayon? dedi.

Gülerek haberin yokmu ya, cemreler düştü, hava pek güzel, pazaryerinde gasapların orda oturuyoz diye, hem cevapladı hem de sordu.

Sen ne yapayon, mesajı gördün mü? Mübarek günde ne toplantısıymış bu? Ben anlayamadım anlayan beri gelsin dedi.

Turgut hııı dedi. Anlaşılan Settar ’ın da haberi yoktu, olsa duramazdı hemen söylerdi.

Deli Selim de merak ediyordu, toplantının yerini zamanını. Vakit akşama yaklaşmıştı, üzerinde bir miskinlik vardı, oturduğu yerden kalkmak dahi istemiyordu.

İçerden anasının sesi geldi, Seliiim, fırın ta ta galabalık olmadan bideleri alıp gelsene sen, onu elinden hiç bırakamayon be, Allah Allah ne va bunda bu kadar canım...

Merakları, iftar vaktine yakın telefonlarına düşen mesajla bitti, Toplantı yarın akşam Zoom üzerinden yapılacaktı.

Saat 23 de başlayacak, sahurdan bir saat önce bitecekti.

Toplantıya telefonla katılacaklar görüşmenin kesintiye uğramayacağı bir konumda olmalıydılar. Bilgisayarlarının başında olacaklar için mesele yoktu ama herkesin izole bir ortamda olması önemliydi.

İftar vakti yaklaşmıştı, Deli Mustafendi’nin de üzerine bir ağırlık çökmüştü.

Oturduğu kerevetten Beccan’a doğru bakıyordu. Sahada, birkaç tane top vardı. Çocuklar bir o yana bir bu yana ne yaptığını bilmez bir şekilde koşuşturuyorlardı. Sağa sola savrulan siyasetçiler aklına geldi, gülümsedi. Yerel gazetede okuduğu bir yazıyı, hemen uyarlayıverdi,

Eylem Spor, idman yapıyor!

.....................

Bilgisayarı açıktı, yabancı basının haberlerini takip ediyordu, bazen de e postasına gelen dosyalara göz atıyordu!

Saatine baktı, daha beş altı dakika vardı. Zoom ’da oturumu açtı, herkes karşısında hazır ve nazırdı, ekranlarının başında yerlerini almışlardı. Beklemeye gerek yok diye düşündü, selamını verdi, toplantıyı açtı.

Başlarken kısa bir özet geçmek istedi.

Arkadaşlar, her ne kadar beş on gün buradan epeyce bir uzakta kalmış olsam da olanı biteni takip etmeye gayret ettim.

Ama kasabadaki son gelişmeleri birde sizden dinleyip, değerlendirmek için sizi bu toplantıya davet ettim.

Deli Sedat uzun zamandır böyle bir toplantı yapmadıklarından bazı şeyleri unutmuştu, kendi kendine konuştuğunu zannederek hey gidi hey, senin istifalardan haberin va mı bakam dediğini herkes duydu.

Deli Erdoğan işin ciddiyetinin bozulmaması için olsa gerek herkesin duyup anlayacağı tonda, biliyorum biliyorum deyince başta Deli Sedat olmak üzere katılımcıların hepsi kendilerine çeki düzen verdi.

Yaptığı sert konuşmayı yumuşatmak istedi peki tamam, buradan başlayalım, Sedat bize mevzuyu sakin sakin bir anlatsın bakalım dedi.

Deli Sedat her zamanki gibi bir iki yutkundu, boğazını biraz rahatlattı, konuşmaya başladı.

Şimdi bunlar meclis toplantısına girmeden önce, grup kararı alınmasını engelleyip defteri de alıp gittiler ya.

Meclisteki toplantıda da güya biz Belediye’yi koruyoruz dükkanlar satılmasın diye hayır reyi verdik dediler ya.

Belediye Başkanı da bunları meclise ben aldım, bana da ihanet ettiler demişti ya.

Deli Turgut araya girdi.

Efendim bir saptama yapmamız lazım, Belediye’yi korumak için değil, Başkanı zora düşürmek için karşı oy verdiler, bu tezimde ısrar ediyorum, baştan onu bir düzeltelim kayda böyle geçirelim dedi.

Sedat kaldığı yerden aynı tempoyla devam etti.

Hani Genel Merkez, satın borçtan faizden kurtulun dememişti, hani parti müfettiş göndermemişti.

Eee, madem öyle değil, böyle değil. Peki sizin kayıtlarınızı partiden neden sildiler?

Deli Selim’in el kaldırdığı görüldü.

Ben seçimde bu partiye oy verdim, bunlar benim oyumla meclise girdiler, madem partiden atıldılar benim oyumu geri versinler, meclisten de istifa etsinler, var mı öyle beleş dedi.

Yetmeeez, ekip başı da gereğini yapsın, giderken defteri de yerine koysun dedi.

Deli Mustafendinin kıkır kıkır gülmesi herkesin dikkatini çekmişti.

Deli Erdoğan, hayırdır Mustafendi? dedi.

Kendini zor toparladı, gülmesini zor bitirebildi.

Akşamüstü iftarı beklerken Beccan da topun peşinden bir sağa bir sola koşuşturan çocukları gördüm, herhalde Eylem spor idman yapıyor dedim.

Aralarından birini defteri alıp gidene benzettim ama uzaktan pek seçemedim deyince bu sefer herkes gülmeye başladı.

Başkan, bu konuyu kapatacağım sözü olan var mı deyince,

Deli Selim Arkadaşlar sizde okumuşsunuzdur, bir belediye 2042 yılına kadar kiraya verdiği bir yeri bile, borcuna karşılık devretmiş.

Bir başka belediye 4 okul arsasını borcuna karşılık devretme kararı almış.

Yine o büyük şehrin bir başka belediyesi, belediyenin önündeki otoparkını borcunu ödemek için satıyormuş deyince.

Deli Turgut kendini zaten zor tutuyordu, tam zamanıdır diye düşünmüş olmalı ki hemen araya giriverdi, la sen neden o kadar uzaklara gideyon, bizim Esnaf Kefalet bile 4 tane arsasını satmaya kalkmadı mı?

Hem belediyede yer mi yok satar borcunu öder tekrardan yenisini yapar, bu iş bu kadar uzatılır mı be...

Settar ile Cahit yine yan yanaydı, bir monitörü birlikte kullanıyorlardı. Cahit’in Settar ’ın sandalyesini iteleyip ekranın tam karşısına yerleştiği görüldü.

Görüntüsünden memnun olunca konuştu.

Beyler Efendi abiler, hele beri bakın.

Şimdi partiden gönderilenler, seçimlere girerken Başkan adayının kim olduğunu bilmiyorlar mıydı? Yoksa seçileceğine mi inanmıyorlardı?

Sonra, hani nerde kaldı parti disiplini, seçimler öncesinde bu partiye bu Başkana rey istemeler.

 O sırada kimin söylediği anlaşılmayan bir ses duyuldu

Canım Başkana değil, satışa karşıyız dediler ya!

Deli Selim’in ekranında kâğıttan yapılmış bir külah görüldü. Sen onu külahıma anlat demek istiyordu.

......................

Bazı mahallelerde davulcular sokaklara çıkmıştı.

Başkan’ın canı bir konuya takılıp kalınmasına çok sıkılmıştı. Yorgundu, elleriyle yüzünü yukarıdan aşağıya iki kez sıvazladı.

Arkadaşlar,

Birçok konu başlığımız vardı, ama yine amacı baştan belli bir konunun, hesabı kitabı önceden yapmış kahramanlarının maceralarına gömüldük kaldık.

Uzun zamandır bu gibi basit konularla kasaba gündeminin meşgul edilmesi beni rahatsız etmeye başladı

Elbette gereken yerlere düşüncelerimizi ileteceğiz.

Onun için bu akşam bu konu aramızda son kez konuşuldu. Bir daha gündemimizi meşgul etmeyecek dedi.

Nuri ÖZTÜRK / Sapanca