Bazı kasabalı ’nın SS Yapı Kooperatifi kurarak ev sahibi olmaları 65 yılından sonra başladı diye hatırlıyorum. Şimdilerde değişti mi bilmiyorum ama en az yedi kişinin bir araya gelmesi ile kurulan kooperatifler, binalarını dairelerini yapıp işlerini bitirdiklerinde amaç hasıl olduğundan tüzel kişiliklerini feshederlerdi.

Böyle bir kooperatif kurmanın en önemli nedenlerinden birisi, o zamanlarda konut sahibi olmak için yapı kooperatiflerine üye olan işçilere SSK tarafından ucuz maliyetli kredi imkanının sağlanmasıydı.

Elbette meramım yapı kooperatifçiliği nedir ne değildir diye hatırlamak hatırlatmak değil.

İşte o yıllarda veya biraz sonrasında kasabada bir yapı kooperatifi kuruluyor. Arsa alınıyor, üyeler şartları yerine getirip kredilerini kullanıyorlar, binalarını yapılmaya başlıyor.

Bir müddet sonra bazı rahatsız edici duyumlar alınıyor, Başkan için olumsuz şeyler söyleniyor. Genel kurulun toplanması talep ediliyor. Yönetim, genel kurul kararı almak için toplanıyor.

Toplantı tartışmalarla devam ederken, alınacak genel kurul kararının karar defterine yazılma aşamasına gelindiğinde başkan defteri alıp kaçıyor.

Başkan hesabı üyelerine vermesi gerekirken, rezillikler diz boyunu aşıyor, hesabı mahkemelere vermek zorunda kalıyor.

..................

6’lı da denilen sayısal Loto’nun ne zaman başladığını bilmiyorum ama nadir de olsa birkaç hafta tutturulamadığında, tutar oldukça çoğaldığında, dahada cazip hale gelir hafta sonlarında en fazla konuşulan konu olurdu.

90’lı yılların ortalarıydı. 6’lıyı veya sayısal Loto’yu birkaç hafta tutturabilen olmamıştı, para birikmişti, son hafta büyük ikramiye İstanbul Taksim taraflarındaki bir bayiden oynanan kupona isabet etmişti. Bir kişi tutturmuştu.

Para da büyüktü, merakta büyüktü.

Pazartesi sabahı işe geldik. Şirketin vezne işlerine bakan arkadaş ofise girdi, yüksek sesle herkese iyi haftalar diledi, her sabah yaptığı gibi yanıma geldi, biraz sohbetten sonra masasına doğru giderken kulağıma eğildi, abi birazdan büyük mavra var. seyret dedi.

Gitti masasına oturmadan, çantasından günlük not defterini çıkarttı, cebinden kırışmış bir sayısal loto kuponunu çıkarttı, ya buna da bakamadık, tek kişiye çıktı diyorlar demi? diye yanında biten arkadaşına sordu, kuponu defterin arasına sokuşturdu, lavaboya gitti.

Patronun şoförüydü içtikleri su ayrı gitmez dedikleri türden uzun zamandır arkadaşlardı.

Patronun şoförü arkadaşının defterini açtı, kupona baktı, bir daha baktı, etrafına bakındı kuponu tekrar defterin arasına sıkıştırdı, defteri alıp koşar adım ofisten çıktı, daha doğrusu defteri çaldı kaçtı.

Veznedar lavabodan çıktı doğru yanıma geldi, gülerek abi defterle birlikte uçtu değil mi? dedi.

Sabah bayiye uğradım, iki gün evvel tek kupona çıkan büyük ikramiye rakamlarını tek tek oynadım, kuponu yatırdım. O tarihine bakmadan rakamlara baktı. Birazdan ana avrat küfrederek gelir.

Aklınca defteri çaldı! dedi.

Az evvel uçarak defteri kaçıran, alı al moru mor bir vaziyette geri geldi. Elindeki defteri yere fırlattı, ofiste kadınların olduğuna da aldırmadan küfürlerini sıralamaya başladı.

Tüm ofis çalışanları gülmekten kırılırken, Veznedar Cemal gayet sakin bir şekilde oğlum senin biyolojik yaşınla zekâ yaşın arasında uçurum var.

Sana defter teslim edilir mi? demişti.

.......................

Yerel basından öğrendik.

Genel Merkez CHP li belediyelere talimat göndermiş.

Gayri Menkulleriniz satın, faiz girdabına girmeden borçlarınızdan kurtulun.

İşin ciddiyetine binaen, belediye meclisinde çoğunluğu da sahip olduklarından, satılacak birkaç işyeri için grup kararı alalım, kayda geçirelim diye toplanmışlar.

Başkanın söylediğine göre, kendi içlerinde satışa karşı çıkacak bir tayfa varmış, kapalı kapılar ardında karşı oy kullanımı toplantılarını çoktan yapmışlar.

Gurup kararı almak için toplanmışlar.

İlçe başkanı, partinin en üst yönetiminin üzerinde bir makama bağlı olmalı ki gurup kararını, deftere yazdırmamak için toplantı karar defterini alıp toplantıyı terk etmiş.

Başkanın deyimiyle defteri almış kaçmış.

Bu İlçe başkanı yerel seçimler öncesinde de aynı üst akla biat ederek bir aday adayı belirleyip Genel Merkezin yolunu tutmuştu da karizmayı çizdirip gerisin geri kasabaya postalanmamış mıydı?

Kasabanın kanaatine göre,

Mesele hiç gayrimenkullere sahip çıkılması, satılıp satılmaması değil.

Mesele işçilerin ödemelerinin zamanında yapılması, hizmet üretilmesi veya kasaba belediyesinin rahat çalışabilmesi ile de hiç mi hiç alakalı değil.

Mesele belki de soğuk havadan! kronik durumun bünyede tekrar atak yapması.

Mesele tedaviden kaçanların, tedaviyi reddedenlerin, bir türlü geçmeyen ebedi rahatsızlıkları Posbıyıkofobi.

.......................

Muhalif belediyelerle birlikte, kasaba belediyesinin de silkelenmesini ilçe başkanı, üst aklı, ilaveten yancı tayfası yeterli görmemişler bizde bir omuz verelim demişler.

Defteri alıp giden birde dalgasını geçmiş.

Başkanımız, şimdiye kadar belediyeyi nasıl başarıyla yönettiyse bundan sonra da mülk satmadan yönetecektir!

Lakin defter kaçırmaya kadar geldiyse, bu tayfa için durum çok vahim  gözüküyor.

Nuri ÖZTÜRK / Sapanca