13 Mayıs 2014  öğleden sonra ülkemizi yasa boğan kazanın yaşandığı yer Manisa-SOMA.Dünya da ilk sıralarda bulunduğumuz 2 husus  var ki yüreklerimiz dağlanır.Bunlar Trafik Kazaları ve İş Kazalarıdır.Özellikle uzun tatili olan dini bayramlarımızda 50 ile 100 insanımız trafik kazalarında can verir.Hakeza iş kazalarında  da öyleyiz.

 

Peki neden;

 

*Yasalarımız mı eksik?
*Teknik donanım eksiğimiz mi var?
*Bilim adamlarımız mı yeterli değil?
*Yetişmiş insan gücümüzde mi yetersizlik var?
*…..
*……
*Neden neden neden?

 

Yukarıda sıraladığım hiçbir sorunun cevabı evet değil.O halde en kolayına kaçalım!!.EĞİTİM EKSİĞİMİZ VAR….Çözüm …Vatandaşımızın eğitim düzeyini yükseltelim!!!!.İyi de 200 seneden fazladır hep bu konuyu sorunlarımızın gerekçesi görürüz.Niye bir arpa boyu yol kat edememişiz.

 

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen cumhuriyetimizin kurucu lideri M.Kemal ATATÜRK ‘ü sözde değil de özde anlamaya başladığımız zaman çözüme ulaşacağız.Bu güne kadar yazdığım makalelerimde hep sorunlarımızı “AKLIN VE BİLİMİN “ rehberliğinde çözebiliriz demişimdir.Ama ne yazık ki biz akıl ve bilimi bırakıp kendimize mürşit(doğruya giden yoldaki kılavuz) olarak  ilmin dışında her şeyi seçiyoruz. Tabi ki sonuç hüsran oluyor.

 

Tekrar SOMA daki ülke tarihimizdeki en büyük MADEN KAZASINA dönelim.Öncelikle “Kaza “ diyoruz bu gün için.Daha sonra bu elim hadisenin tanımı değişir değişmez o da başka bir husus.Kaza nedir;

 

T.D.K lügatinde derki; İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması. Şayet kazalar  büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açıyorsa buna Felaket deriz. Manisa-.Soma da olduğu gibi.Yüzlerce işçimizin şehit olmasına ,miktarının ölçümünde zorlanacağımız manevi zarar ve telafisi mümkün olan maddi zarara sebebiyet veren kazaya artık FELAKET diyoruz.Hem de ülke tarihimizdeki en büyük MADEN FELAKETİ.

 

Demokrasisi her kurumları ile yerleşmiş ve  yaşayan herkesin sözde değil özde özümseyip yaşadığı bir ülkede böyle bir kaza-felaket ol(a)mazdı.Şayet bir şekilde olduysa en asgarisinden o ülkenin maden sektörünün bağlı olduğu bakan,işçi sağlığı ve iş güvenliğinin bağlı olduğu bakan istifa ederdi.Hatta olması gereken ise böyle bir kaza-felaketin yaşandığı ülkenin hükumetinin istifa etmesidir.”İstifa” olmuyorsa bu istifaların olmasını  istemek başta Ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partileri,meslek odaları  ve tüm sivil toplum kuruluşlarının görevidir.Tabi ki bu görevi yapmadan önce ;

 

Kaza olarak başlamış olan felaketin bitmesi-bitirilmesi için herkes(kamu-özel-tüzel-şahıs),  hiçbir ön yargının etkisine kalmadan tüm imkanlarını ortaya koyarak felaketin bitmesini sağlamalıdır . Ve aynı anda ,büyük felaketin sebep olduğu acıların örf ,gelenek, görenek ve inançlarımıza göre yaşanması ve paylaşılmasını sağlamak gerekir.

 

Ne yazık ki ocaktaki yangın fiilen devam ediyor , şehitlerimiz ocaktan çıkamaya devam ederken  felaket tellak lığı yapmak ,birilerini cani-katil olarak suçlamak ,provokatif eylemlere girişmek demokrasimizin yerleşmediğinin en önemli göstergesidir.Üstelik bu tür provokatif eylemler acımızın daha da büyümesine katkıdan başka bir işe de yaramaz.

 

Kazaların temel nedeni insan kusuru olduğuna göre bu faciada en ufak düzeyde de olsa kusuru olan herkes bedelini ödemelidir ,ödeyecektir de.Burada yine devletimizin kurucusu M.Kemal ATATÜRK’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü gereği kusurlu olanın tespitinde kılavuzumuz  İLİM olmalıdır.Bu vesile ile büyük felakette şehit olan işçi kardeşlerime Allah'tan rahmet dilerken  kederli ailelerinin acılarını paylaşıyorum.

 

Milletimizin başı sağ olsun.