Yerler çöp içinde.
Çöp içinde olan yer de anlaşılan o ki medeniyetin (!) uğradığı ama hiçbir iz bırakmadığı mekanlardan biri.
Ortalık leş.
Karton bardaklar, soda şişeleri, kağıtlar, çekirdek kabukları.
Anlaşılan o ki şehirde yaşayıp da şehirleşemeyenlerin toplandığı bir yerde çekilmiş.
Yer ve mekanın neresi olduğu önemli mi?
Her yer öyle.
Hatta ^”neresi değil!” desek yanlış mı olur?
Tabi ki olmaz!
Dışarıdan baktığında eğitimli dediğimiz nice eşeklerin, eşekler tarafından bile yapılmayacak çevre kirliğini hem de herkesin içinde ve büyük bir utanmazlık içinde yaptığını görmüyor muyuz?
Şimdi Ereğli’den bir foto paylaşsam adrese gider.
Alınırlar.
Alınmak yetmez, bu fotoyu yayımladığım için için içlerinden saydırırlar bile.
Ne olmuş yani oturdukları ayrıcalıklı mekanları kirletmişler de olmuş.
Süpürülür!
Pardon süpürttürülür!
Hal böyle iken. o fotoğrafı ben de paylaşayım sizlerle.
İşte o foto bu foto!
Altına da şunu yazmışlar:
“Çöpü nereye atacağını bilmeyen halktan,
Oyunu nereye atacağını beklemek büyük bir iyimserliktir.”
AKILLI ODUN!
Bir gezi sırasında “Akıllı domates” tabelasını görünce gülme krizine girenlerden biri olmuştum.
Akıl insanda derler demesine de, akıl insanlar da yok veya kalmamış ki, akıllı telefonlar ile başlayan süreç akılı her eşyaya yapıştırarak devam ediyor.
Eee durum böyle olunca domateste akıllı olur, otobüs durağı da.
Hele ki yapay zeka ortamında.
Akıllı hıyar!
Akıllı badem.
Akıllı kasap.
Hatta akıllı odun bile olur.
Neden olmasın.
Şekil verirler, boyarlar, süslerler ve ön adı olarak da akıllıyı ekledin mi olur sana akıllı odun.
Meşe mi istersin çam mı?
Devir o devir.
Yapıştır gitsin.
Nasıl olsa karşılığı var!