İki tarih, iki olay….
İkisi de “gazetecilikle” ilgili…
İkisi de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün neresinde olduğumuzu gösteriyor…
İki gazetecilik meslek örgütü açıklama yapıyor…
Gerçeklerin yoruma ihtiyacı yoktur.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi; ikisi de gazetecilik meslek örgütleri olarak herkesi “sorumluluğa” davet ediyor.
Birincisi; nefret söylemi yasaktır…Apaçık ortada ve durduğu yerde duruyor…
Görmüyor musunuz?
İkincisi; gazeteci gözaltına alınıyor, kelepçeleniyor…Görmüş olmalısınız! Duymuşsunuzdur!
Aslında basın özgürlüğü ve herkesin ifade özgürlüğü tehlike altında; farkında mısınız?
Yorumsuz; ama utanarak, kızgın ve öfkeyle, iki olay, iki tarih…
Birincisi….
18 Aralık 2024 tarihinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu; Akit TV ve Kırmızı Masa program sunucusunu, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerine, gazeteci Abdi İpekçi’ye yönelik nefret söylemleri nedeniyle “kınadığını” duyurdu ve “sorumlu yayıncılığa” davet etti…
Abdi İpekçi’ye ve gazetecilere yönelik nefret söylemi kabul edilemez…
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, gazeteci Abdi İpekçi’yi katleden Mehmet Ali Ağca’nın Akit TV’de katıldığı programda Abdi İpekçi’ye, ailesine, Türk basınına, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik ifadelerinin suç oluşturduğuna dikkat çekerek bir açıklama yayınladı.
Açıklamada şu görüşler yer aldı:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önceki Başkan Vekillerinden ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenlerinden Abdi İpekçi, demokrasiyi savunan ve ödün vermeyen gazetecilik anlayışı nedeniyle 1 Şubat 1979'da İstanbul’da Nişantaşı’ndaki evinin önünde Mehmet Ali Ağca tarafından öldürülmüştür.
İpekçi yazılarında Atatürkçülüğü, barışı, basın özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savunmuştur. İpekçi cinayetinin aydınlatılamaması gazetecilere yönelik saldırıların önlenememesinde de büyük rol oynamıştır .
45 yıldır tetiği çektiren karanlık eller ortaya çıkarılamadığı gibi hatırasına, ailesine yönelik haksız saldırılar hala devam etmektedir. Abdi İpekçi son olarak Akit TV’deki bir yayında nefret söyleminin hedefi olmuştur.
Akit TV’de Muharrem Coşkun'un sunuculuğunu yaptığı Kırmızı Masa Programı’na konuk edilen Mehmet Ali Ağca’nın Abdi İpekçi’ye, ailesine, Türk basınına, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik suç oluşturan ifadeleri kabul edilemez.
Suçun ve suçlunun övüldüğü programda, nefret söylemi içeren bu ifadelerin; televizyon ekranlarında yayınlanması kamusal sorumluluk anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Ağca’nın toplumda nefret duygusu oluşturmaya yönelik sözleri, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğindeki ifadelerdir.
Bu ifadeleri kınıyoruz.
Akit TV’yi sorumlu yayıncılığa, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne uymaya çağırıyoruz. Gazeteci cinayetlerinin, gazetecilere yönelik tüm saldırıların demokrasi ayıbı ve insanlık suçu olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, Abdi İpekçi’yi sevgi, özlem ve saygıyla anıyoruz.”
İkincisi …
20 Aralık 2024 akşamı Gazeteci Özlem Gürses Ankara’da gözaltına alındı. 21 Aralık 2024 sabahı İstanbul’a getirildi, kelepçelendi, ifadesi alındı, hakim karşısına çıktı. Ev hapsi verildi ve yurtdışına çıkış yasağı konuldu, tutuklanmadı…
Gazeteci Özlem Gürses gözaltına alındığı 20 Aralık 2024 akşamı Basın Konseyi açıklama yaptı:
“Gazetecilik Suç Değildir
Gazetecilik ödülünü almak üzere Ankara'da kaldığı otelde, annesinin yanında gözaltına alınarak karayoluyla gece yarısı İstanbul'a getirilen Özlem Gürses'e uygulanan işlemin gazetecilere baskı ve yıldırma amacı taşıdığı görülmektedir.
Her zaman gazetecilik yapan başarılı meslektaşımızın yayınında yanlış bir anlaşılma olduğu düşünülüyorsa, evine döndükten sonra ifadesine başvurulabilecekken, böylesi zorlayıcı ve adeta öncelikle cezalandırıcı yöntemlerin uygulanması kabul edilemez.
Basın Konseyi olarak, gazeteciliğin suç olmadığını, konuşan, yazan gazetecilere baskıya son verilmesini hatırlatarak, Özlem Gürses ve habercilik yaparken suçlanan tüm meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz.”
Yorumsuz; iki olay, iki tarih, iki tehlike!