14 Şubat bir çok ülkede olduğu gibi Türkiyede de Sevgililer Günü olarak kutlanır.
Her günümüz, özel olsa da toplum olarak kabul edilen bu günler ayrıca önem taşır. Sevgililer günü yaklaşırken kalp temalı ürünler havalarda uçuşuyor. Mağazaların vitrinleri, caddelerdeki panolar, sosyal medyalar, sevginin önemine vurgu yaparken, alışveriş için de insanları teşvik ediyor.Böyle günlerde bir anda sevgi sözcüğünün anlamını unutup alışveriş canavarına dönüşebiliyoruz.
Sevgi neydi ?
Bu soruyu sorarken kendime çoğumuzun bildiği " Selvi Boylum Al Yazmalım" filmindeki replik gelir aklıma:
Sevgi, iyilikti, dostluktu, emekti.
Hissetmediğimiz, içimizde büyütmediğimiz sevgimizi karşı tarafa meta olarak sunmamız ticareti canlandırsa da ruhları doyurmayacaktır.
Sevgi kıyamamaktır.
"Seni seviyorum" cümlesiyle ağız gargarası yapmak değil.Bu iki kelimenin hakkını vermektir. Ne kelimeye kıyın ne de sevdiğinize
Sevgi bir sızma halidir.
Bir sıcacık el avuçlarınızdan yüreğinize kadar sızar.Bilirsiniz ki uzaktayken bile yakınınızdadır o. Omzunuzu dayayacağız destek, sırtınızı yaslayacağınız güçtür. Öyle işler ki içinize, sen ben değil biz oluverirsiniz
"Sevgi sözcüğünün Latince kökü 'a-mors'
yani 'ölümün yokluğu' demektir.
Ölümsüzlük, sevgi demektir. Bu sebepledir ki, 'seni seviyorum' derken aslında,Senin sonsuza dek yaşamanı diliyorum"deriz" Stefano D'Anna anlatımıyla
Öyle değil midir?
Kayıplarımız olsa da birlikte geçirdiğimiz günler hiçbir zaman unutulmaz ve onları sonsuza dek yüreğimizde yaşatırız.
Sevgi pahalı hediyeler değil, paha biçilmez anlardır.
"Bilimin her şeyin üstündeki evrensel güç sevgidir."
derken ne kadar haklıdır Eınstein.
Sevginin olduğu yerde kin nefret öfke barınabilir mi ? Savaşlar olur mu?
"Bugün sevgisizlikten şu kadar kişi kaybettik" diye yazmaz gazeteler
Neden biliyor musunuz?
Sayıları belli değildir de ondan.
Bu özel ve güzel günde hepinizi sevgi ile kucaklarım
Seven sevdiğine sevdiğini söylesin.