Ülkemizi ve insanlığı ekleyen tehlike/ikilem; var mı olacağız yok mu olacağız?..

Ülkemizin Ulus devletten Otokrasiye yönelmesi geleceğimizi belirsiz hale getirmektedir. Evrende hareket hep ileri yönde iken bizde geriye yönelmesi normal gözükmüyor. Bir başka açıdan da normalmiş gibi. Şöyle ki; Demokrasi ile yönetilen, gelişen her konuda ileri giden Müslüman ve/veya az gelişmiş ülke örneği bulamıyoruz. Sanki her şey egemen güçler Batılılar/Zengin Kuzey için tasarlanmış gibi duruyor. Başını kaldırırsa ezilmesi an meselesi.

Bir başka açıdan Yapay Zeka teknolojik gelişmeler de gidişatın az gelişmiş ve Müslüman ülkelerin aleyhine olduğunu göstermektedir. Gelişen teknoloji Y2 ile üretilen virüs, bakteriler, silahlar deneme alanı olarak da yukarıda işaret etiğimiz toplumları hedefleyecektir. Zaten yıllardır Egemenler-Batı şimdi de Y2 dünya nüfusunun azaltılmasından bahsetmektedir.

Deneyler başlayıp kurtarıcı gibi görünüp sonucu Y2 üzerine atmak en kolay çözüm olacaktır. Bunun için ulus devletlerden kurtulunması şarttır. Çünkü karşı çıkacak lider bırakılmamalıdır. Nüfus azaltılacaktır. Kissengerin dediği gibi (kendi ülkemizde ABD hainleri asar diğer ülkelerde başa getirir yönetiriz) kimse karşı koyamayacaktır. Bu durumda insanlığın, ülkemizin kaderi belirsizleşmektedir. Son gelişmelerde batının yıllarca planladığı GOP/BOP vaad edilmiş topraklara ulaşma projesi gerçekleşecektir.

Bugün Suriyenin işi tamamdır. Sıra İRAN’a gelmiştir. Daha sonra Türkiye eyaletlere bölündüğü vakit hedef ÇİN olacaktır. Çin bunun farkında olduğu için hızla teknolojisini geliştirmekte, karşı tedbirler almaktadır.

Egemen/Batının iki yüzlülüğü demokrasi getireceğim diye Müslüman ülkelere Afganistan, Mısır, Libya, Irak, Suriye gibi Askeri-Siyasi müdahalelerle parçalayıp KAOS’a itmesi ortadadır.

Türkiye, Pakistan gibi ülkelerde de yavaş yavaş planını gerçekleştirmektedir.

Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn gibi ülkelerde ise demokrasi götürme planından bahsetmemeleridir.

Ülkemizin ilerlemediği verilerle ortadadır. İlerleme gelişme sürekli hareketli olmayı gerektirir. Bu da araştırma, eğitim, yenilikleri takip ve adaptasyonla mümkündür. Günümüzde durağan bile diyemeyeceğimiz durumda 1400 sene geriye götürülmeye çalışılmaktadır.

Beyin göçü 23 yılda ülkeden kaçırılan 828 MİLYAR DOLAR gerilemenin aczin ifadesidir.

Para transferleri, lüks harcamalar bu ülke insanlarını finanse etmektir. Bu ülke insanlarının hakları yabancılara gitmektedir.

Türkiye teknolojik açıdan gerileyen durağan ülkedir. Böyle ülkelerin İSTİKRASIZLAŞMASI, ÇÖKMESİ kaçınılmazdır. Osmanlı İmparatorluğunda olduğu gibi.

Böyle toplumlar zamanla sorun çözme, ilerleme kapasitelerini kaybedip çökerler.

Gerçekler ortadadır ve anlatılanlarla yüzleşmekten korkup yanlış kararlar alıp gerçeği reddediyoruz. Gerçeklerden korkup  kaçıyoruz.

Bu İKİLEMİN farkında mıyız?!..

Turgut SIDAL