Söylemiştik, rüzgâr bir kez kasabadan yana dönmeye görsün, işler de yoluna girer, mutlu haberler de peşi sıra gelmeye başlar.
Kasaba futbol takımının başarısı devam ediyor, bizde bulutların üzerinde dolaşmaya devam ediyoruz, başarı olunca sahipleneni de çok olurmuş ya.
Kulüp kapanmanın eşiğine geldiğinde kapısının önünden geçmeyenler, feryatları yalvarmaları görmezden duymazdan gelenler, bu günleri fırsat bilip görev süreleri bitmeden kasabaya yakışır bir stadyumun yapılacağının müjdesini vermeye! puan sıralamasından da rol çalıp vaziyeti sahiplenmeye başlamışlar bile!
.....................
Böyle bir ortamda kasabanın eski fabrikası da kasabaya olan borçlarını bir ödese, keyfimize keyif katsa ne iyi olur diye düşünürken...
Bir mutlu haber de kasabanın eski fabrikasından geldi.
Hayırlı olsun, hayrını görsün!
Kasabanın eski fabrikasının yetkililerinin üç beş gün önce yaptıkları açıklamayı okuyan kasabadaki bazı kişiler, laf aramızda geçmişte biraz da Reisin gazına gelip ne kadar yanlış bir şey yaptıklarını anlamışlardır, umarım biraz da utanmışlardır!
Şu Özel Endüstri Bölgesi meselesinden söz ediyorum.
Tarafsız ve aklı selim düşününce, üstüne üstlük yapılan açıklamaları da görünce, hep beraber eski fabrikaya biz özür borcumuzun olduğuna inanmaya başladım!
CEO’lar, Koordinatörler, Müdürler, Müdür üstü Müdürler, Müdür altı Müdürler (Bu kadar çok müdür mü olur? demeyin, fabrika tek bir personeli dahi olmayan müdürleriyle de ünlüdür) ve de onların aveneleri hep beraber yaptıkları toplantı sonrasında çok net, çok açık ifade etmişler.
İnsan’ ın dilinin ucuna, şu fabrika bu kasaba için daha ne yapsın diyesi geliyor.
Bunun kasaba ile ne ilgisi var demeyin geleceğimizle çok alakalı!
Uzun uzun herkesin anlayacağı dilden anlatmışlar!
Büyük bir özveri ve cesaretle, ellerini A1 kalite 10mm rulonun altına koymuşlar!
........................
Söze,
Ülkemize ve dünyamıza olan sorumluluklarımızın bilincindeyiz! diyerek başlamışlar.
Özellikle buraya dikkat edilmeli! çıtayı en baştan senin benim idrak edemeyeceğimiz kadar yukarıya koymuşlar.
Bu sorumluk duygusu o kadar büyük bir fazilettir ki, bu yüce duygu öyle büyük bir manevi baskıdır ki, bu kadar işin gücün arasında, kendilerini dünyadaki Fokların, Deniz İneklerinin (Sirenia) ülkemizdeki Karabatakların azalmasının önüne geçecek tedbirleri almaya kadar götürebilir.
Kasaba ahalisinin sağlığı ne olacak? diye araya nifak sokmayın!
Küresel ekonomiğe, çelik piyasalarında hâkim olan zorlu koşullara rağmen, istihdam ve üretimi koruyarak, dönüşüm yatırımlarımıza devam ediyoruz, diye de devam etmişler
Burası çok önemli,
Ey kasabalı,
Bu zor zamanlarda hem yatırım yapıp hemde size iş aş veriyoruz, daha ne istiyorsunuz mealinden imalarda bulunmuşlar.
Geçenlerde kasabaya 65 milyon dolar verdik, faturalar elimizde dememişler miydi?
Bir yılda 1,1 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik. (Yazı ile Bir milyar yüz milyon ABD doları. Rakam ile 1.100.000.000 USD)
Türk parası karşılığı nedir diye merak edip, hesap makinalarını zorlayıp, onları da aciz durumlara düşürmeye hiç gerek yok.
Özel Endüstri Bölgesi olmanın sonuçları nasıl da hemen alınmaya başlandı.
Fabrika ÖEB ilan edilmeseydi, paralar belediye ‘ye kasabaya verilseydi bu yatırımlar yapılabilir miydi?
Herhalde karşı çıkanlarda anlamıştır ÖEB’ sine karşı çıkmanın ne kadar anlamsız bir şey olduğunu1
Aslında Abiler diyorlar ki,
Bizim sorumluluğumuz sizin anlayamayacağınız kadar büyük.
Yok Belediye’ye borcumuz varmış, yok belediye bizden alacağını alamayınca, kasabalıya hizmet götürmekte sıkıntı yaşıyormuş. Yok filtreleri çalıştırmayıp ahalinin havasını suyunu denizini zehirliyormuşuz gibi küçük şeylerle bizi meşgul etmeyin.
Ayrıca biz böyle büyük paralar harcayabilen eeen makro, eeen kocaman, eeen büyük işlerle, yatırımlarla uğraşan dev bir müesseseyiz (Kesinlikle katılıyorum!)
Böyle büyük rakamlarla uğraşırken ihtiyacınız olan mini mini ufacık şeylerle bizi meşgul etmeyin, ayrıca ben bağımsızlığını ilan etmiş özel bir endüstri bölgesiyim, sırıtırım, vermem alırım demeye getiriyor.
Sayın Genel Müdür ne demişti, Fabrika borsa da işlem gören bir şirket. Bazı şeyleri açık açık konuşamazsınız. Suç işlersiniz.
Şimdi daha iyi anladık mı kime efelendiğimizi, kime atar gider yaptığımızı?
.......................
Koordinatör, CEO, genelinden özeline müdürler, o yetkili, bu sorumlu, yani büyük büyük abilerin yaptığı doktora tezi niteliğindeki toplantı özetini okuyupta, bu fabrika neden kasabanın üzerinden elini kolunu çekti? diye merak edenler hala anlayamadılarsa yardımcı olalım.
Borsaya kote olduğundan açıklamaların satır aralarındaki ayrıntılarını iyi anlamak gerekiyor.
Bakın ne diyorlar,
Demir cevherinin ton başına fiyatı 93 dolar.
2030 sonuna kadar 3,2 milyar dolar yatırım planladık. 1,1 milyar dolarını bu yıl harcayacağız.
2016’dan buyana yatırım harcamalarımız 4,5 milyar doları buluyor.
Kasabaya 65 milyon dolar verdik.
...................
Abilerin hiçbir konuşmasında, beyanında, açıklamasında dolar dışında bir para biriminden söz ettiklerine şahit oldunuz mu?
Hiçbir şey bilmiyorsanız her üç ayda sayfa sayfa açıkladıkları bilançolarına baksanıza.
Madem bir para talebimiz var.
Madem kasabaya, kasaba ahalisine borçlusun diyoruz, madem yıllardır alacağımızı vermiyorsunuz diyoruz, peki o zaman neden hala TL istiyoruz.
Sayın bey abiler, pek muhterem efendi abiler, TL ile yapılan hiçbir hesabı anlamıyorlar,
Bilmiyorlar,
Alışık değiller,
Müdürün boş bulunup! kamuoyuna açıkladığı gibi şirket borsada işlem görüyor, bazı şeyleri açıklamak suç sayılıyor, bırakın şu TL talebini, yatırımcıyı tedirgin etmek mi istiyorsunuz,
Söylesenize kaç dolar istiyorsunuz?
.......................
Neyse uzatmayalım alacağınız ne kadarsa, hangi tarihten buyana ödemiyorlarsa yapın hesabı kitabı, çok fazla da kur farklarına takılmadan çarpın bölün ABD doları karşılığını bulun, yazın bir kâğıda, 16-24 vardiyasına giden birinin eline de tutuşturun geçerken vezneye veriversin.
Rahmetli Ayhan Çil olsaydı akşam eve giderken Belediyeye uğrar usd ödemeli zarfı bırakıverirdi de.
Açıkça ilan ediyorlar biz dünyaya karşı sorumluyuz diyorlar, kasabanın hakkını mı vermeyecekler, biraz konvertibilite düşünce, biraz vizyon, biraz da akıllı hesap kitap, sen sağ ben selamet!
Bekleyin bir iki güne kalmaz hesaba geçer.
Ben söylemeyi unuttum, İBAN numarasını yazmayı sakın atlamayın.
Şunun şurasında ne kaldı şampiyonluğa, çifte bayrama hazır olalım.
Nuri ÖZTÜRK / İzmir