Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasının ardından, dizi ve film sektöründeki tekelleşmeye karşı gözaltına alınan Ayşe Barın’ın soruşturmanın Gezi olaylarına destek verdiğine dönük suçlamalara dönüşmesi ile “bu işin sonu nereye varacak?” dedirtti.
Manise davasını bilir misiniz?
Hani şu lise öğrencilerinin gözaltına alınıp işkence gördükleri olay.
Yıl 1995 “Paralı eğitime hayır!” diye duvar yazısıyla tepkilerini dile getiren 16 gencin başına gelenler tarihe bir utanç olayı olarak geçmiştir.
Üç yıl sonra berat eden gençler özgür kalırken, gözaltı sürecinde kendilerine işkence yapan polisler de toplamda 86 yıl ceza aldı.
O yıllardan bu yıllara.
Milenyum ve üzerinden geçen çeyrek asır ile bugün.
Dünya ve demokrasi.
Demokratik teamüller.
Ve biz.
*
Biz de demokrasiyi atarmışlar yönetiyor.
Atanmış dediğim devlet bürokrasisi değil ki.
Partiler.
Genel Başkanlar ile çevrelerinin belirlediği milletvekili listeleri ile seçime gidilince, vatandaş hep kötünün iyisini seçme dayatmasının dışında iradesini özgürce kullanamıyor.
TBMM’ye giden milletvekilleri “Genel Başkanım sağ olsun” demek yerine, kendilerini “milletin iradesi” diye tanıtırken, demokrasimiz ”imdat!” diye bağırsa da duyanı olmuyor.
Atanmışların yönettiği ülkemizde bu nedenle milletvekilleri fırıl fırıl dönüyor.
Topaç gibi dönme alışkanlığının sebebi budur.
Seçimler, milletvekilinden başlayarak, belediye başkan ile il genel ve belediye meclis üyelerinin belirlenmesinde ön seçim yöntemi ile tespit edilse, bir tek milletvekili veya belediye başkanı öyle serbest dans edebilir mi?
Mümkün mü?
Oyar o partililer bu oynakları.
Günümüzde yaşananların sebebi de budur.
TBMM’de partililerin özgürce kendi adaylarını seçip meclise gönderemediklerinden dolayı, Ankara’da genel başkanların borusu ve disiplini içinde politikalar üretilmektedir.
Yüzde bir milyon yanlış da bulsalar, bir sonraki seçimde yeniden seçilebilmek için genel başkanlarına “emret efendim” diyenlerin siz sanıyor musunuz ki, demokrasimize herhangi bir katkıları var.
*
Peki çözüm ne?
Demokrasi!
Partilere üye olanlar, genel merkezlerine baskı kurup “Adaylarım sıralamasına siz karışamazsınız. Biz özgürce listelerimizi belirleyeceğiz” demedikleri ve bunu gerçekleştirmedikleri sürece, yaşanan bu olaylar bitmez bitemez!
Demokrasi atama ile kökleşmez.
Demokrasi genel başkanlarının fermanları ile ölü durumdaki kılcal damarları yeniden canlandıramaz.
Demokrasi halkın haklarına sahip çıkma cesaretini kullanabildiğinde hayat bulur ve yaşar!
*
İşte liyakat ancak o zaman vücut bulabilir.