Fenerbahçe Kulübünün kongresinin ardından 11. Kez başkanlık koltuğuna oturan Aziz Yıldırım birilerini rahatsız etti.
Öyle ya 11 kez başkan olunur mu?
Valla olunmaz.
Billa olunmaz.
Böyle saltanat olmaz.
Babasının malı mı Fenerbahçe?
Milyonlarca taraftarı olan bir kulübün başkanlığının tapusunu kendi üzerine çıkaran Aziz Yıldırım’ın görevi kendisinden daha genç birisine devir etmesi daha şık olmaz mı?
Ama hayır!
Oturan oturduğu koltuktan kalkmıyor.
Bal var herhalde o koltukta.
Börek var.
Çok şey var ki, koltuğum koltuktun diyor oturanlar.
Zamk ile kendilerini koltuğa yapıştırmak için de akla hayale gelmedik numaralar çeviriyorlar.
Şimdi gelelim işin özüne.
Ne diyor sayın başbakan?
“En çok üç dönem başkan olunmalı.”
Vallahi de billahi de doğru.
Atasözü gibi söz etti başbakan.
Hatta bu sözü biraz daha açar isek; muhtarlar da, belediye ve il genel meclis üyeleri de, belediye başkanları da, partilerin genel başkanları, milletvekilleri ve başbakanlar da en çok üç dönem oturabilsinler.
O koltuklar babalarının çiftliğini yönetmek için kullanılmasın.
Yandaşlar yaratmasın.
Kamu kaynakları kamu yararına kullanılsın.
Peki çözüm?
O kolay.
Bu devlette bir teammül değil sistem var.
Bu sisteme göre 65 yaşına gelen her kim ise isterse devletin en tepesinde Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genel Kurmay Başkanı, müsteşar, genel müdür, vali yani aklınıza kim gelirse res’en emekli ediliyor.
Ne güzel.
Devlet gelenin belli bir yaşa geldiğinde akıl sağlığını yitirebileceğini düşünerek “res’en emeklilik” diye bir kural koydu ise vardır elbette bir bildiği.
Ki hukukta da geçerli bu sistem.
65 yaşına gelen birisi küçük bir dairesini satmaya kalksa tapu müdürü doktor raporu istiyor. Bu raporun olmadığı satışları da mahkemeler bozuyor.
İşte çözüm bu.
65 yaşına gelen her kim olursa olsun:
Kulüp yöneticisi olamasın,
Muhtar olamasın,
İl genel ve belediye meclisi ile belediye başkanı olamasın,
Milletvekili, bakan, başbakan olamasın.
Böylelikle de toplum ihtiyar takımından kurtulurken, kimse de oturduğu koltuğun gücünü babasından kalan bir şirketi yönetir gibi kullanamasın.
Sayın başbakanın işaret ettiği soruna çözüm bu devletin sistemi içinde var.
O halde ne yapmak gerek?
TBMM’de atanmış milletvekilleri ile tek başına iktidarda olan siyasal parti, mevcut sayısal çoğunluğuyla istediği yasayı nasıl olsa şıp diye çıkarıyor.
Şıp diye damlayabilir bu konuda da.
Çözebilir.
Toplumu rahatlatabilir.
Başbakanımız da üzülmez.
Başbakan gibi düşünenler de rahatlar.
Ne güzel.
Bu güzel fırsat asla kaçırılmamalı.
Her alandaki dinazorlar res’en gönderilmeli.
Sonuç: Hükümet bu konuda yasal bir düzenleme yaparak sistem devlette olduğu gibi, siyasette, kulüplerde, sivil toplum örgütlerinde de 65 yaş kriterini yerleştirirse çözümü her alanda bulmuş olur.
Sayın başbakan istiyor ise bu iş bitmiştir.
Ha bu arada 65 yaşını geçmişlerin res’en yollanması kimlere piyango olur bilemeyiz.
Ama…
Genelde ve yerelde öyle büyük bir temizlik yaşanır ki inanılmaz bir liste çıkar ortaya.
İsterseniz sağınıza solunuza bakarak bir liste yapmaya başlayın.
Solda kim var?
Sağda kim var?
Tamam anlaşıldı; sağınız da solunuz da sobe…