Gözlerinizin içine içine bakan,
O bakışta gözleri de gülen,
Gülüşünün her zerresinde samimiyet akan,
Yaydığı dostluk ve sevgi enerjisi ile sizi anında etkisi altına alan,
Ve…
Bir yerlerden bildiğiniz ve  tanıdığınız,
Hem de o tanışıklığın derinliğinde müthiş bir karşılıklı güvenin bulunduğunu hissettiğiniz
Biri…
O biri ile karşı karşıya geldiğinizde;
“Acaba ben bunu nereden tanıyorum” dediğinizde,
Cevabını bulamadığınız da…
Ne yaparsınız?
 
Biliyorsunuz ki, geçmişte paylaşımlarınız var,
O kadar derin ki
Bir o kadar özel ki,
Bulamıyorsunuz!
 
Silkeleniyorsunuz,
Hatta bu silkelenme titremeye de dönüşse,
Beyin stop!
Arıyor arıyor ve da aramaya devam etse de yok!
Duygularınızda var,
Yaşamınızda yer bulup bir çok sevgiyi de birlikte hatmetmişsiniz ama,
Çıkaramıyorsunuz!
 
Bu içinden çıkılamaz durumlarda, ipucu bulma yol ve yöntemlerine başvuruyoruz.
Oradan buradan şuradan der iken, önce meslek, kimin kimi, eskiden  tanışıklığınızız adresine ulaşma konusunda çaktırmadan ince ayar çekseniz de olmuyor.
Çünkü o sanıyor ki, sizin unuttuğunuz bir şey yok.
Bu nedenle, bizin zarf sorularınız yanıt bulamıyor.
Nihayetinde: sen yoluna o yoluna.
Ama iş burada bitmiyor ki!
Beyin denen organ,  eski defterlerin arasına giriyor ama iz bulamıyor.
Süreç takıntılı.
Bitmek tükenmez arayışlarda sonuca ulaşamamaya abone olmaktan başka seçenekte kalmayınca, geçmişte format attığınız bilgileri çöp kutusunda arıyorsunuz.
Çıkarsan da  yetmiyor.
O’na anılarınızın sepetinde rastlayamıyorsunuz.
Oysa…
Çok içten.
Gülümseyen gözlerindeki pırıltı sevgi yüklü.
Anlamlı.
Dahası unutulmaz  da, izleri silinmiş.
Kalmamış.
 
En sonunda  bu çıkmaz sokakta bir karara varıyorsunuz!
Yıllar!
Yılların gizlerinde unutuldukça saklanmış.
Saklı yaşanmışlıklar !