Ben bir defterim. Beni her gün eline alıp yazan biri var. Ben onun dert ortağıyım. Sadece dert değil, sevincinin de ortağıyım, projelerinin de. Beni yazan o el, bazen hesap kitap yapar üzerimde, özellikle de ay sonlarında. Bir keresinde, hiç unutmam, günde on liradan fazla harcamamam gerekir, yazmıştı. On lira az mı çok mu ben bilmem ama bunu yakınarak yazdığına göre zor durumda olmalı diye düşünmüştüm.
Ben onun yazdıklarını okurum genellikle. Ama bazen o kadar kargacık burgacık yazıyor ki ikimiz de okuyamıyoruz yazdıklarını. Geçenlerde beni karalamaya başladı, hem de durup dururken. Aldı beni, sayfaları çevirdi ve ilk bulduğu beyaz sayfayı hırsla karaladı. Biraz canım yandı hatta ama ses etmedim. Sadece bu karalamaların ne anlama geldiğini merak ettim.
Sonra bir gün, iki gün falan önceydi galiba bir adama verdi veriştirdi. Neden o kadar kızdırmıştı bu insan onu? İnsanlar neden kızdırıyorlar acaba birbirlerini? Aynı günün akşamı ise o kızdığı adama güzel sözler yazdı. Şiir gibi şeyler…
Gideceği yerleri yazdı sonra üzerime. Gezi programını en ince ayrıntısına kadar not etti. Ben ne zaman gidecek, beni de götürecek mi diye düşünürken parantez içine, gelecek sene yapacaklarımdan biri yazmasın mı?
Bazen beni günlerce haftalarca unutur. Hatta geçen aralık ayı boyunca hiç dokunmamıştı bana. Tamam artık beni unuttu diye düşünürken yeni yılla beraber yeni tasarılarını yazıp durdu üstüme, günlerce.
Ben en çok üzerime güzel sözler yazdığında keyifleniyorum. Mesela, bir seviyi anlamak bir ömür harcamaktır, yazmıştı bir akşam üstü. Bir gece yarısı da, kim o deme boşuna benim ben, bir ben ki gelen kapına baştan başa sen... Parantez içine de (Özdemir Asaf) yazdı. Ben tanımıyorum Özdemir’i ama o önce kızıp sonra methiyeler dizdiği adam olabilir mi acaba diye düşündüm.
Bazen gecenin bir vakti kalkıp yazıyor üzerime, o zaman biraz keyfim kaçıyor. Siz olsanız sakin sakin yatarken gıdıklanmak ister misiniz? Neyse ki bu gece yarısı sayıklamaları nadirattan. Genellikle sabah kalkınca bir kahve eşliğinde yazıyor bana. O zaman gel keyfim gel diyorum. Mis gibi kahve kokusu yayılıyor sayfalarımın arasına. Ben zevkten dört köşe olmuş bir halde okumuyorum bile üzerimdeki yazıları. Bir keresinde ıslandım. Göz yaşıyla ıslattı beni bizimki. Gene o adam sebepti buna bunu hissediyordum. Kalem, üzerimden geçerken bulanık harfler bırakıyordu geride.
Herkes arkadaşlarına anlatırken her derdini, bizimki bana döküyor içini. Her şeyini biliyorum. Kime kızıyor, kimi seviyor, anlıyorum. Ama sayfalarım tükeniyor artık. Ben bitince yeni defterlere yazacak duygularını, biliyorum. Ben de beni bıraktığı yerden onu izlemeye çalışacağım.
Ben istiyorum ki güzel şeyler yazsın bundan sonra, benden sonra... Acısı, sıkıntısı, göz yaşları bende kalsın. Umutlu, mutlu, sevinçli, aşk dolu şeyler yazsın bundan kelli…