1 Kasım’da seçim var.
7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmediler ya.
Haydi hurra yeniden seçime.
Peki bunu da beğenmezler ise?
Bilmem.
Sonrası meşhul !
Gel vatandaş gel sandığa gel.
Ve oyunu kullanarak ülkenin gidişine yön ver.
Oy vermek için adayları bilmek gerekir tabi.
Kime oy vereceğiz?
Partiyi sormadım, kime?
Hangi kişiye?
Ne için?
Bilgisi nedir?
Fikri nedir?
Vefalı mıdır?
Kavga mı yapar, uzlaşarak mı çözüm bulur?
İlkeli midir?
Beyninin içindeki ile dışa vurumu farklı mıdır?
Kimin adamıdır?
Toplumdan yana mı olur?
Seceresi nedir?
Oynaklık var mıdır?
Teşekkür etmeyi bilir mi?
Aile yapısı ve terbiyesi nasıldır?
Çevresini tufeyli takımımı sarmıştır?
Satar mı?
Kirlenmeye açık mı kapalı mı?
Bölgenin dokusunu, sorunlarını ve çözümleriyle ilgili birikimi ne?
Sosyal ilişkileri nasıl?
Hava yapar mı?
Çapı ölçülür mü, yoksa değmez mi?
Vesaire !..
Çok seçimler ve adaylar görüp geçirmiş olanların gözlemlerini derinliğine ulaşmaya çalıştığımızda, sorulara yeni sorular eklendikçe eklenir.
Tabi ki en önemli değer “insan” olabilmektir.
İnsanlık sınavından geçemeyenlerin hanelerinde zaten artı yoktur.
Var ise de yok gibidir ya.
1 Kasım seçimleri öncesinde aday adayları arasından seçmece yapacak olan ise ne yazık ki partililer değil genel başkan veya genel merkezin yöneticileridir.
Veya mensup oldukları cemaatler, dernekler de söz sahibi olabilirler.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığının da ‘ben seçeceğim’ dediklerini yazıyor medya.
Her ne belirler ise belirlesin seçen halk değildir.
Adayların tespitinde söz sahibi olmayan ve olamayan halk, sandıkta oy kullanarak kendilerine vekil seçecektir ki, dünyanın en garip ve saçma demokrasisinde çocuklar bile kabul etmez bu durumu.
Ama…
Büyükler eder!
Büyükler, büyük yerlerden gelen emirlere biat kültürüne tabi olmanın zayıflığı içinde işte böyle kabul ederek sandığa gider ve oy verdiği partisinin de diğerinden daha büyük, daha iyi, daha toplumcu olduğunu iddia eder.
Özünde komiklikten başka bir şey değil ki.
Adayını belirleyemeyen bir toplum sandıkta kime oy verirse versin kazanan atamalı demokrasiyi araç olarak kullananlardır.
Şimdi biz 1 Kasım da sandığa gideceğiz ve oy kullanacağız ha!
Ne için?
Demokrasi için mi?
Hayır tabi ki!
Biz, bizi düzenin içinde düzmeye devam edecekleri belirleyeceğiz.
Eskiler şöyle düzdü, şimdi sıra sizde diye.
Ötesi falan yok.
Bunun adı demokrasi falan değil ki.
Bakın 18 Eylül’e fotoğrafı görün.
Genel merkezler harıl harıl aday belirlemek için yırtınıyorlar.
Ama bu belirlemede de, partilerine üye olanların hiçbir söz hakkı da yok.
Hatta bir partimiz tüzüğü gereği bir de önseçim delegeleri belirlenmiyor mu?
Pes yani pes!