Tarsus’ta işlenen cinayetin bize öğreteceği çok dersler var.
Örneğin gazetecilik !
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ne de güzel uyardı, “gazetecilik” yapanları.
TGC dedi ki: Ey gazeteciler! Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi’ni unutmayın. Bu bildirgede, gazetecilerin hem mesleki hem hukuksal hem de insanı açıdan mesleğin olmaz ise olmazları sıralanmıştır. Bir daha okuyun! Bir daha okuyun ve meslek kriterlerini çiğnemeyin.
Ne mi bunlar?
• Medya sahip olduğu güç ile toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten bir araç olmak yerine, toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirme hedefine katkıda bulunmak için bir mücadele alanı ve aracına dönüştürülmelidir.
• Gazeteciler haber yaparken cinsiyet ayrımcılığına dayalı şiddeti hiçbir biçimde meşru göstermemeli, şiddetin toplumsal düzlemdeki önemini azaltacak sansasyonel kullanımlardan ve mizah malzemesine dönüştürme eğilimlerinden uzak durmalıdır.
• Mağduru küçük düşürücü durumlarda gösteren fotoğrafların kullanılmasından kaçınılmalıdır.
• Taciz ve tecavüz gibi cinsel suçların haberleştirilmesinde kullanılan dile özen gösterilmelidir.
• Saldırganın ifadesinden yararlanılarak hazırlanan metinlerin mağdur ve yakınları açısından yaralayıcı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
• Failin değil mağdurun teşhir edilmesinden vazgeçilmelidir.
• İnternet haber sitelerinde mağduru savunmaya, vahşi cinayeti lanetlemeye dönük yorumlar da bile yine kadını hedef alan hakaretlerin yer alması engellenmelidir.
• Bu haberlerde kullanılan görsel malzeme ile anlatım biçiminin pornografik ve özendirici çağrışımlar yaratmamasına dikkat edilmelidir.
• Sorumlu bir anlayış benimsenerek şiddete uğrayan ya da risk altında olanlar, çözüm yolları ve yöntemleri konusunda bilgilendirilmeli, var olan kuruluş ve yardım hatlarının erişim bilgileri haberde yer almalıdır.”
TGC dedi ki, mağduru teşhir etmeyin diyor.
Öyle ya, sözüm ona Tarsus olayında vahşice öldürülen mağdurun fotoğraflarını yakasına takıp göbek atanlar bile ortaya çıktı.
Mağdurun fotoğrafını basmamalı.
Hatta adını da açıkça yazmamalı ki, mesleğin etik değerleri öne çıksın.
Bunun tam aksine; bu olayı alçakça sabote eden/etmeye kalkan sanatçı bozuntularının fotolarını da yayımlamayıp, foto bölümüne ağzından kan damlayan vampir resimleri konulmalı ki, her olayı reklam amaçlı kullanmayı alışkanlık haline getirenler amaçlarına ulaşamasın.
**
Dükkanının vitrinine bir kar topu geldiği için adam öldürüldü yine. Öldürülen de bir gazeteci.
Öldüren ne diyor?
“Benim raporum var, öldürürüm.”
Ya işte böyle…
Ruh ve akıl sağlığı yitirmişleri, gazeteci, avukat, siyasetçi, minibüsçü, taksici, bakkal, doktor, mühendis olmasına izin verir ve sürekli denetim altında tutmaz isen sonucu böyle olur.
Hem öldürür hem de meydan okur, “ben öldürürüm çünkü benim raporum var” diye.
**
Tarsus’ta yaşanan 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin öldürülmesi olayı; toplumsal dejenerasyonun nerelere ulaştığının irdelenmesi açısından çok önemli.
Bundan böyle kimse üç maymunu oynamamalı.
Bam teline ayrımsız basmanın sırası gelmedi mi?