Ecevitçiliğim 12 Eylül öncesinin CHP’sinde yeşererek başladı. Bu büyük sevgim hiç eksilmedi, hep çoğalarak bugünlere kadar geldi.
Elbette bu derin sevgi ve saygım Bülent Ecevit’in tüm söylemlerine mürit gibi itaat etmek olmadı. Ecevit’in görüşlerinin tamamına hiçbir zaman “Tamam bu doğrudur” da demedim.
O’nun görüşleri ile çelişkiye düştüğüm bazı durumlar çok oldu. Hatta, sürekli görevden alıp atamalar yapılmasına karşı parti içi demokrasiyi çalıştırmama konusunda “Adı demokratik, kendisi antidemokratik” diye de yazdım. Fetulah Gülen’in okullarını öven açıklamaları ile Vahdettin’in vatan haini olmadığına dönük görüşlerini hiçbir zaman kabullenemedim.
Genel Başkanlığı görevini bıraktığı kurultayda, delege olarak bulundum. Ancak O’nun gösterdiği Genel Başkan Adayı Zeki Sezer’e değil, 12 Eylül döneminde cezaevinde iken kendisini yalnız bırakmayan Şükrü Sina Gürel’e gittim oy verdim.
Ama…
Dürüstlüğüne, düzgünlüğüne, Kuvayı Milliye ruhuna, Misak-ı Milli’ye olan ödünsüz bağlılığına, ulusalcılığına, Atatürkçülüğüne, Cumhuriyeti’n kuruluş ilkelerindeki duruşuna hep hayran kalıp, inandım.
Cenazesinde de Ankara’ya gidip son yolculuğuna uğurlayan milyonlar arasında yer aldım.
Ecevit’in yolundan hiç vazgeçmedim ben.
Geçmem geçemem de!
Peki ya bugün, ne oldu çile çiçekleriyle büyüyen/büyütülen Demokratik Sol Partiye?
Yerinde duruyor.
Büyüyemiyor, çünkü amaç büyümek ve güçlenmek değil.
Biri genel başkan, yönetici biri bilmem ne.
Siyasi tatmin içinde, etiket kullanım aracı gibi.
Ne diyor Genel Başkanı Önder Aksakal?
“Cumhurbaşkanı adayı olacağım.”
Bir oyum var ve seve seve gider veririm Ecevit’in kurduğu partinin başkanına.
Neden olmasın ? Ancak!
Bir cümle daha ekledi Önder Aksakal bu açıklamasının devamına.
Asıl bomba orada saklı.
Haber şu:
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, partiler arasında ayrım yapmadıklarını söyleyerek, "Ak Parti veya MHP ile herhangi bir ittifakın içerisinde yer almayız gibi bir ön yargımız, ön koşulumuz yok" ifadesini kullandı.
Gözün aydın Türkiye, ak güvercini vurdular.
Vuran da; Ak günlerin habercisi gibi oraya oturup durmuş, adı da “Önder” olan Aksakal!
Böyle açıklama mı olur?
DSP’nin kuruluş ve varoluş ruhuna ters bu söz.
İdam fermanı gibi bir cümle.
Yani bu açıklama final.
Bitiş!
Bitiriş!
Güvercini uçuramadı ama öldürdü Önder Ağa (!)
Hem de ta kalbinden vurarak!
Şimdi…
Bu genel başkanın seçilmesi için kurultayda oy verenler ne yapacak?
Adım gibi eminim ki hepsi susacak.
Hiç biri çıkıp da “Bu partinin geçmişini kirletemezsin, istifa et git” demeyecek.
Ah keşke.
Keşke deseler iki kelam da, DSP’nin kuruluş bildirgesindeki ilkelere olan inanç ve bağlılıklarını kanıtlayabilseler.
İstifa ettiremezler ise istifa etme erdemini gösterseler.
Ecevit’in kurduğu partinin genel başkanı çıkıp da kişisel menfaati için böyle şeyler söyleyebiliyor ise bu noktadan sonraki tüm söz/sözlerin hiç bir anlamı yoktur.
ONURLU BİR İSİM: