Evet sözümüz büyük.

Gücümüz de eh öyle sayılır.

Yazdıkça ses getiririz.

Yazdıkça topluma ışık veririz.

Yazdıkça uyuyanları uyarmaya çalışırız.

Çünkü.

Evet çünkü biz, toplumun gözü, kulağı ve her şeyiyiz.

Duyar koştururuz.

Duyar soruştururuz.

Duyar derinliğine dalar ve sonuç çıkarmaya çalışırız.

Gücümüzü de halktan alırız.

Derler ki “kamu görevi” öyle de sayılır.

Ama “o eskidendi” desem de saçma olmaz ya hani.

Biz çok şeyiz çok!

O “şey”ini içini de hep siz doldurursunuz.

**

Kimisi ulusal dese de gerçeğinde genelde yaygın denir adına.

Ülke ve ülke dışında yazılı basın olarak görev yaparlar.

Biz ise yerel.

Yerel kültür, sanat , ekonomi ve toplumsal her konu ve sorunda anlatırız dilimiz döndüğünce kelimeleri yan yana getirerek.

Seviyeli olanımıza “etik” derler.

Seviyeyi bozanlara da “terbiyesiz”!

Terbiyeli olanlar bilirler büyüğünü, küçüğünü ve eline kalem almak ile kalemşör olunmayacağını.

Önce aile derler.

Önce toplum derler.

Ve önce kişi hak ve özgürlükleri derler.

Böyle güzeldir tutku.

Tutku dediğimiz de meslekten gelir ya.

**

Ama şu oldu biliyor musunuz?

Yaygın, bölgesel ve yerel arasındaki tüm sınırlar kalktı.

Bir devrim oldu ki, kimse böyle bir şeyi beklemiyordu.

Tık diyorsun ta Amerika’dan, Avustralya’dan, Japonya’dan, İsveç’ten anında Ereğli’de ne var ne yok görüyorsun.

Bunun adına bilgi çağı dediler de, gerçeği dijital devrim.

Devirdi tüm tabuları.

Sınırları yıktı.

Bizi de yerellikten çıkararak dünyaya açtı.

Şimdi daha güçlüyüz.

Şimdi, yaşadığımız kentin tüm kültürel ve sanat etkinlikleri başta olmak üzere bölgemizin gürleyen sesi olmayı sürdüreceğiz.

Terbiyeyi bozmadan.

Etik değerleri asla çiğnemeden.

Başımızdaki “yerel”i attık, artık dünya genelinde izleniyoruz.