Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'In çevresini saran ve kontrol altında tutup da kimseyi o çemberin içine sokmayan dalkavukların ve yağcıların çokluğundan bahsediyor bazı yorumlar.
Bu nedenle başbakanın olayları süzmekte sorun yaşadığı ve olayları değerlendirirken de bu dalkavuk ve yağcıların denetiminde bir karara yönlendirildiği iddiaları da öne çıkmaya başladı.
Bu ne demektir?
Sayın Başbakan etki altında kalmakta ve bu etkiyi de dalkavukları ve yağcıları gerçekleştirmektedir.
Sahi böyle mi?
**
Diyelim ki bu eleştiriler doğru!
O zaman ortada çok vahim bir durum var.
Devleti yöneten başbakan dalkavukların kontrolünde.
Yağcıların yarattığı sis bulutlarından dolayı da gerçekleri göremiyor.
Doğaldır ki yanlış ve eksik bilgiler ile de hatalı kararlar veriyor.
Böyle bir durum çok korkunç.
Ve tehlikeli.
Ülkenin güvenliği başta olmak üzere bir çok sorumlulukları olan başbakanını, dalkavuklar kontrol altında tutuyor ve yağcılar da toplum ile arasına paravan koyuyor ise ülkenin geleceği karanlıkların ötesindedir.
Bunun adı zifiri karanlıktır.
İnanmak istemiyor insanın yüreği bu söylentilere.
**
Yargı, polis, MİT, devlet, hükümet, cemaat arasında ayrışmalardan da çok söz edilmeye başlandı son günlerde.
Yaygın medyada bu konuda teori üretmekte yarışıyor gazeteciler.
İleri sürülenleri değerlendirdiğimizde, Başbakanın sağlık durumunun önemi daha çok anlaşılıyor.
Ya Başbakana bir şey olsa?
Bu soru aman olsa ne olur olmasa ne olur? diye yorumlanacak ve hafife alınabilecek bir konu değil ki!..
Çok ciddi!
Ülkenin bir çok kurumu arasında var olduğu söylenen kavga/kavgalar kontrolden de çıkar mı böyle bir durumda?
Evet diyenler çoğunlukta gibi sanki.
Endişelerin farklı bir boyutu daha var ve bunun adı da ekonomi.
Kontrolden çıkmış bir ekonominin nereye toslayacağını bilemeyiz.
Kimse de bilemez.
Bakıyorum çevreme, AKP'ye oy vermemiş kesim bile Başbakanın sağlığına bir şey olmaması için dua ediyor.
Bu noktada da büyük korku var iş çevrelerinde.
İstikrar dedikleri olayın yayından boşalmış zembereğe dönüşmemesinin birinci koşulunun başbakanın sağlığına bağlayanların görüşlerini de ciddiye almalı, hatta anlamalı.
Paranın sağı solu yok ki.
Kontrolden çıktığında deliriyor.
Bu depremin ardından da bilindiği gibi ekonomik tsunami/tsunamiler geliyor.
Nedense bedelini de hep yoksul halk ödüyor.
**
Yazının başlığı yalaklar ve salaklar.
Bu sözü yanılmıyorsam eski Bakanlardan Cavit çağlar söylemişti.
Söyleyenin kimliğini bir kenara bırakalım da, sözün doğru olup olmadığına baktığımızda, haklı demekten başka seçeneğimiz yok.
Yönetenlerin çevresi dalkavuklar ile yağcılar tarafından sarıldığında, ne yazık ki yalak ve salakların isteklerini gerçekleştiren bir yönetim anlayışı uygulanıyor.
Bu da toplum sağlığına çok aykırı, uç noktada.
Hatta bataklık.
Hatta çıkmaz yol!
Genelde ve yerelde bu konuda o kadar çok örnek var ki.
Dalkavukların ve yağcıların dünyasına girenlerin, topluma aydınlığın ışığını vermeleri hiç mümkün olmuyor.
Çünkü uçurumun kenarında akıl tamamen iflas ediyor.
Akıl; yalaklar ve salakların kontrolünde olunca, orada hiç mantıktan söz edilebilir mi?
Bir de bu dalkavukluğun üzerine kraldan çok kralcıları da eklerseniz, varın siz tahmin edin düşülen yönetim zafiyetinin kurgulanmış rezaletini.
Fatiha okunmaya başlanıp, helvası pişirilmeye başlanmıştır bile çoktan bu yönetimin.
Bir tek gömülmesi kalmıştır.
O malum sahnede de en hızlı yer değiştirenlerin başında da dalkavuklar ile yağcılar gelir.
Padişahım öldü yaşasın yani padişah nutuklarıyla yarattıkları yalan rüzgarlarıyla yeni bir mutluluk dünyasında başköşeye otururlar.
Bu hep böyledir.
Yalaklar ve salaklar asla utanmazlar.
Çünkü, soytarılığın birinci maddesi ar damarın çatlayacak, anında şekil ve renk değiştireceksin kuralını yazar.
**
Sayın Başbakanın çevresiyle ilgili öne çıkarılan bu görüş ve iddiaların doğru olmadığına inanmaya çalışsak bile, yaşanan kavgalar bu görüşlere haklılık kazandırıyor.
Koskoca ülkede dalkavuklar ve yağcılar etkin olup da ülkemizin üzerinde dolaşan karabulutlardan yönetenler bihaber ise biz nereye koşuyor ya da koşturuluyoruz?
İşte bunu kestirmek çok zor.
Çokkk!..