10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde gazetecilere kahvaltı verdi Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş.

Bektaş’ın kahvaltıda yaptığı açıklamalardan bir tanesinin altını kalın kalın kalın çizip aktarıyorum:

"Uçak iptalleri yaşanıyor son günlerde. Önceden ALS diyorduk, o halledildi. Şimdi de pist kısa diyoruz. Pisti uzatacağız, pist geniş değil diyeceğiz. Ne yapacağız, ben başıma gelecekleri biliyorum. Vatandaş sorunsuz havaalanı istiyor kardeşim. Bizim istediğimiz gibi bir havaalanı yapmalarının yetkililer mümkün olmadığını söylüyor. Gidin kendinize yeni bir havaalanı bulun dediler. Bu havaalanı 10 sene bizi idare edecek. Ben size yalan mı söyleyeyim? Ben bu milletin parasını çöpe mi atayım?” 

Ne diyor Vali?

Bir daha okuyalım mı?

“Bizim istediğimiz gibi bir havaalanı yapmalarının yetkililer mümkün olmadığını söylüyor. Gidin kendinize yeni bir havaalanı bulun dediler.”

*

Yani, şimdi biz de Vali Bektaş’ın konuştuğu havaalanı konusunda bilgi sahibi yetkililere kızalım mı?

Yoksa, bu tespitin doğru olduğunu kabullenip önümüze mi bakalım?

Size göre hangisi?

Elbette ikinci şık!

Bir şeyi zorlamanın anlamı var mı?

*

Havaalanı Ereğli’de olmuş olsa ne olur?

Düzce gelir mi?

Bolu gelir mi?

Adapazarı gelir mi?

Hatta Bilecik ve Ankara’nın batı yakasında oturanlar gelir mi?

Gelmez diyenler haritaya bakıversin lütfen.

*

Ereğli bu bölgenin hava ulaşımından da yararlanabilmesi için bir şanstır.

Hiç konuyu başka noktalara çekmeye gerek yok ki.

Sıkıntı şu:

Ereğli’de bir tek kişi çıkıp da havaalanı konusunda talepte bulunmuyor.

Ki, 1992’de kapatılan Erdemir’in havaalanının yeniden açılması için ağzının kenarını bile oynatan da yok.

Duydunuz mu siz hiç bu konuda bir siyasetçi veya meslek odası yöneticisinden bir söz?

*

Bir tek Tat Metal’in sahiplerinden Akın Tatoğlu’nun, bu konuda yıllardır bıkmadan usanmadan konuyu gündeme taşımadaki ısrarım üzerine “Gittiğim küçük küçük adalarda bile havaalanı var. Ereğli bu hizmetten  yoksun” sözleriyle yakındığını biliyorum.

Ötesi yok!

Durum bu olunca; Ereğli ile çevresindeki coğrafyanın hak ve çıkarlarını geniş bir pencereden görüp yorumlayıp seslendiren de yok.

Aynen Alport’taki gibi.

Ne oldu Alport?

Konuşan bile kalmadı ki. Sadece bu işe soyunanların çabaları boşa gitti.

Bölge ve Ereğli bu vizyonsuzluk ile gelişebilir mi?

Bir sıcak örnek daha… 1924 yılında Ankara-Filyos-Kdz. Ereğli arasında elektrikli tren projesi kanun ile desteklendi. Ne oldu? Demiryolu Kozlu’ya kadar geldi ve orada kaldı. Kozlu-Ereğli arasındaki demiryolunu yaptıramadık. O da geçti, Arifiye-Ereğli arasındaki projelendirilen demiryolu da hayata geçirilmediği gibi, Ereğli-Kandilli arasındaki demiryolu sökülürken, tarihi lokomotif kesilip MKE’ye hurda olarak gönderildi.

Ereğli bu!

Zonguldak bu!

Durum böyle olunca, kimin umurunda bu bölgenin sosyal, kültürel ve ekonomik çıkarlarını savunmak ve hak ettiğini alabilmek.

Herkesin elinde bir cımbız var cımbız.

O cımbız ile aynanın karşısına geçip, yüzündeki kılları temizleyenler bir de Ereğli ve Zonguldak’ın önündeki takozları cımbızlasalar, çok şey olacakta.

Olmuyor!

Dahası oldurmamak için tüm İrlandalılar işbirliği yapmış temizletmiyorlar.

Durum bu!

*

Vali Bektaş, kendisine söylenen bir gerçeği basına aktararak düğmeye basmıştır aslında.

Demiştir ki, toplumun hak ve çıkarlarını korumak için lütfen harekete geçin de, bu uyuyan uyuşuk takımı bir dürtükleyin.

Sözün özü de bu!