Özellikle de genelde yaşananlar hiç hız kesmiyor.
Bu hızın içinde “şehitler” olması en acısı ya.
Olan Mehmetçiklere oluyor.
Çünkü ölen onlar.
Ölüyorlar gencecik bedenlerini bizlere bırakıp.
Bizler de ne mi yapıyoruz?
Hiç !
Şehit cenaze törenlerine alıştık gitti bile.
Alıştırdılar!
Yerele geldiğimizde ise en önemli haberlerin başında FETÖ soruşturması kapsamında çalıştıkları kurumlardan atılanların listeleri vardı. Tespit edilen kamu çalışanlarının gözünün yaşına bakmadan Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç ediverdiler.
Umarım kurunun yanında yaşlar da yanmamıştır.
Ekmek meselesi bu.
Ve diğer en önemli gündem ise Zonguldak’ta rödevans sistemiyle kömür üreten özel sektörün talebiydi. Umarım kimsenin gözünden kaçmamıştır bu girişim.
Ne yaptı rödevansçı özel sektör?
Biraraya geldiler ve “Kömürü üreten biz. Ama biz bu kömürden daha çok kolay para kazanmanın yolunu bulmalıyız. Aklımızı kullanalım ve güçlerimizi birleştirerek, kömürle çalışan bir termik santral kurmak için harekete geçelim.” Dediler.
Bu görüş çerçevesinde bir de ön protokol yaparak, ilk adım olarak Zonguldak Valisine gittiler.
Yani harekete geçtiler.
Evet beyler bayanlar, geleceği konusunda endişe edenler, torunlarına temiz bir kent bırakmak isteyenler bu girişim dikkatinizi çekti mi?
Bu çok önemli.
Yani, Zonguldak’ın altını delik deşik edenler, şimdi de üstünde yaşayanların can güvenliklerini tehdit etmekten kaçınmayarak, ölüm bacaları kurmayı planlamışlar, kararlaştırıp girişimlere bile başladılar.
Çünkü…
Ölümle dansı yapacak onlar değil.
Zonguldak halkı.
Zonguldaklılar.
O ölüm bacalarından çıkacak kirlenme, denizlerde ve tarımda yok olacak ürünler umurlarında değil.
Oysa…
Yeni projeler geliştirip hammaddesi kömür olan ürünler yapabilirler.
Kömürün tozunu bile değerlendirerek istihdam alanları da kurabilirler.
Bunu yapmıyorlar.
Kolaylarına gelen termik santral.
Kur santralı ve yak bacaları.
Ölüm yağsın Zonguldak’ın üzerine.
Eh nasıl olsa; Bülent Ecevit Üniversitesi Batı Karadeniz’in en büyük kanser araştırma merkezini de kurduğuna göre, sektör çalışır.
Bir yerde hasta ederek, diğer yanda da ‘tedavi ediyordum’ diye canına okursun bu kentte yaşayanların.
Kobay mıyız biz?
Ey Zonguldaklı; tehlike kapında.
Tehlikenin farkında ol ve bu termik santral denilen ölüm makinesine izin verme.
“Dur!” de.
“Yeter!” de.
Geleceğini “yok” ettirme…