Geçtiğimiz haftaya damga vuran olay; Erdemir işçilerinin şirketi yönetenlere dönük “uyarı eylemi” oldu.

Sessiz bir eylem!

Sakin.

Ama içi dolu.

İşçiler Erdemir kapıya kadar geldikleri servis araçlarından indiler ve kapıdan sonra ünitelerine yaya olarak gittiler.

Yani, üretimden gelen güçlerini bu şekilde kullanarak, işverene taleplerimize kulak ver dediler.

 

Üç şey istiyor Erdemir emekçileri:

1-Yıllık izinlerimizi kullanırken bizim de görüşümüze saygı duyulsun,

2-Performans kriterleri sisteminden kaynaklanan şikayetlere kulak verilsin, keyfi uygulamalar yapılmasın,

3-Bazı ünitelerde başlayan taşeronlaşma durdurulsun.

 

İsteyenin bir yüzü kara…

 

**

 

Erdemir’i yöneten çok genel müdür ve yönetim kurulu başkanı tanıyanlardan biriyim. 

Hiçbir talep götürmediğim ve sürekli gazeteci-yönetici ilişkiler içinde kaldığım onca genel müdür ve yönetim kurulu başkanı arasında kimler yoktu ki?

Örneğin; Erdemir’e çok önemli hizmetleri geçmiş olan Merhum İdare Meclisi Başkanlarından Tevfik Ertüzün’ün Kadıköy Bağdat Caddesi’ndeki kendi evinde ağırladığı bir yakın dostuydum. Dostluk ile mesleki ilişkilerimiz hiç birbirine girmedi. İlişkiler çıkara dayalı olmayınca dik oluyor insan. Eşi Ceyda Hanım, yıllar sonra Amerika’dan arayıp hal hatır sorardı.

Bunları niye vurguladığımı merak ediyorsanız şudur:

Erdemir’i yönetenlerin bu dönemki kadar kamuoyuna kapalı olduğuna ilk kez tanık oluyorum.

Bu nasıl iştir?

Erdemir’in Simülasyon Merkezi’nin açılışına Türkiye Cumhuriyeti’nin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı davet ediliyor.

Sayın Bakan Fikri Işık bu davetini kabul edip Ereğli’ye gelerek açılışı gerçekleştiriyor.

Ve bu törende  Ereğli’ye verdiği müjde de; Erdemir’in 50. Kuruluş Yıldönümünde Kimya ve Metalürji Fakültesi Kuracağını açıklıyor.

Kimin yanında söylüyor bu sözleri Sayın Bakan:

OYAK yönetim Kurulu Başkanı Sayın Coşkun Ulusoy,

Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ali Pandır,

Ve diğer OYAK ile Erdemir’in Sayın üst yöneticilerinin yanında.

Devletin tanığı da, ayrıca Özelleştirme İdaresini temsilen Erdemir Yönetim Kurulu üyeliği de bulunan Zonguldak’ın Valisi Sayın Ali Kaban

Ne güzel.

Ne hoş.

Heyecan duymamak mümkün değil ki.

 

Bu açıklamanın üzerinden aylar geçmeye başlayıp da konuyla ilgili bir tek ciddi adım atılmayınca, toplumsal bir olayı fikri-takip ilkesi çerçevesinde gündeme taşıyarak açıkça “Erdemir Sözünden Cayar mı?” sorusuna yanıt arıyoruz.

Erdemir suskun.

Birkaç kez hatırlatma amaçlı yaptığımız haber-yorumlara Erdemir ses vermezken, AKP Zonguldak Milletvekili Sayın Faruk Çaturoğlu’nun konuyla ilgili açıklaması da es geçiliyor.

Bu nasıl iş?

Koskocaman Erdemir verdiği sözünden vazgeçip;  “yan geldi çamura battı” der mi?

Ve de kamuoyunu neden  doğru biçimde bilgilendirmez?

 

Bu konu yeni değil.

Erdemir bu sözü daha önce verdi ve bu sözün içinde Bekar Lojmanları ile Eğitim Müdürlüğü binalarında fakülte kurma sözü ver.

Bir tek Erdemirli yönetici “biz böyle söz vermedik” der ise canlı tanığının adını açıklarım.

Erdemir Sayın Bakan Fikri Işık’ı konuşturmadan önce bu adımı samimi olarak attı ama sonradan iş değişti.

Neden?

 

Bir dostum dedi ki, “Bu iş kaz-tavuk hikayesidir.”

Bir diğeri de şunu dedi: “Erdemir kota peşinde.”

Doğru mudur bilmem.

Erdemir’in kaz gelen yerden tavuk esirgeyip esirgememesi veya kota peşinde olduğu da ayrı bir konu.

Haklıdır veya değildir bilmem.

Bildiğim, bu ülkenin Bakanını mikrofonda konuşturup da, sonra yan geldi çamura battı olmaz.

Erdemir’i yönetenler  bu şirketin geleneklerine yakışmayan bir tutumla;

1-Verdikleri sözden cayıyorlar,

2-Kamuoyonun bilgilenme hakkına saygı duymuyorlar.

İşte bu doğru değildir.

 

Çalışanı veya emeklisi için gazetelerde başsağlığı mesajları yayımlayıp cenazelerine katılan Erdemir’in, bugün sözünden cayan bir duruma düşmesi elbette eleştirilmelidir.

Eleştirilecektir de!..

Sonuçta;  Erdemir gibi bir şirketin itibarına ve güvenirliğine haksızlık yapılmaktadır.

Ne yazık ki bu haksızlığın muhatabı da  yönetenleridir!