Kimi zaman albümleri karıştırmak hem hoş oluyor hem de öyle bir hüzün veriyor ki!
Öf be; zamanında neymişiz be abi!
Neymişiz!
Hadi şimdi dur da, anılara gitme.
Olur mu?
Olmaz tabi ki!
Zonguldak’a ilk kez yatılı sınavlar için gitmiştik Ereğli Kömürleri İşletmesi’nin otobüsüyle.
Gittik ve geldik.
O çok eski yoldan hem de.
Asfaltın a sı bile yok.
3,5 saat zıpzıp git.
Toz duman içinde.
Klima mı dediniz?
O da ne?
Hatırlarım, köylerden geçerken çocukların “gazete” diye bağırışlarını.
Ne önemli şeydi o gazete.
Günler öncesinin gazetesi okumak bile ne büyük heyecan verirdi?
Hele ki çizgi romanlar!
Nereden tıkladım şu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Çırak Kursu Grubuna.
Oysa, ismi de yanlış!
Doğrusu Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) olmalı.
Çünkü EKİ döneminde kuruldu. Ve ilk dönemi de 1965-1967.
Biz ikinci dönemde, yani 1968-1969 yıllarında 60 kişi sınavı kazanarak girdik Çırak Kursu’na.
EKİ’nin kendine eleman yetiştirmek için açtığı bu kurslara girmek “hayatını kurtarmak” anlamına geliyordu. O sınav gününü hatırlıyorum da, 1500’e yakın çeşitli okullardan öğrenci gelmişti Zonguldak’a. Sınavı kazananların isimleri de o yıllarda kısa dalgadan yayın yapan EKİ radyodan okunmuştu.
Kandilli Rat Mahallesi’ndeki EKİ lojmanı evimizde radyo başında heyecanla okunan isimleri su gibi içerken, 15. Sırada adım anons edildiğinde kanatsız uçmuştum.
Hey gidi yıllar.
EKİ, affedersiniz defter kitaptan donumuza kadar tüm ihtiyaçlarımızı karşılıyor, ayrıca cebimize de 60 lira harçlık koyuyordu.
Ve iş garantili eğitim.
Ancak, sınıfta kalır veya atılırsan 15 bin lira tazminatı vardı. Sınavı kazandıktan sonra Zonguldak(ta Noterde tazminat belgesini imzalayan babamın yüzünü hiç unutmam. Sapsarıydı. Sanırım bana olan güveni azdı ki, endişesini saklayamıyordu.
Neyse atılmadık.
Hatta ilk yıl teşekkür bile almışız da, eve gönderilen mektubu benden saklamışlar “ne yapacağı belli olmaz, şımarmasın” diye.
İki koca yıl.
Yaz tatili falan yok.
Yıllık sadece 15 gün izin.
Cumartesi günleri de eğitim var.
Yatılı olduğu için sabah ve akşam mütalaaları mecburi.
Sanırım 1968’deki 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda bizlere diktirilen gıcır gıcık takım elbiseleri ile Fener’deki stattaki törenlerde yürüyüş yapmıştık.
Hepimiz su gibi genç.
14-16 yaş arası 60 genç ve lacivert elbiseleri ile rap rap yürüyor.
Ya ben nereden tıkladım şu TTK Çırak Kursu Mezunları Gurubunu.
Of!
Bu grubu kuranlar, benim isimlerini bile unuttuğum 60 kişinin listesini de bulup yayımlamışlar.
Üzerinden 48 yıl geçtikten sonra isimler akılda kalmıyor ki.
“Bu, şu kimdi?” diye sorsan da, çok az ismi hatırlayabildim.
Listede 4 arkadaşımın karşısında “vefat etti” yazıyor.
Ey yıllar!
Ne çok şey yaşattın bize/bizlere.
Şükür şükür bu günlerimize bin şükür.
Anılarda şu minik yolculuk ile bile mutluluk ve hüznü birarada yaşadım işte.
Desenize kim yaşamıyor?
Hele ki o albüm kapağını bir açmaya gör.