Bu işin bir “dur!” noktası yok mu?

Yani, isteyen istediğini istediği şekilde taciz edebilir mi?

Bu ülkede, kanun, nizam, yönetmelik yok mu?

Tık de taviz!

Tık de stres!

Tık de sark!

Tık de kandır!

Tık de dolandır!

De işte bir tık.

Nasıl olsa atış serbest!

Alt tarafı bir tık!..

 

Bu tacizin adı iletişim.

“Teknoloji çıktı delikanlılık bozuldu” işte,

Tabi ki mahremiyetin bekâreti de paramparça oldu.

Çünkü…

Teknolojiyi kirli amaçları için kullanan bir zümre türedi.

Dinliyorlar.

Gözlüyorlar.

Raporluyorlar.

Bu da gizli taciz ya.

 

Açık taciz cevapsız aramalar.

Bir ara her gece 02.00’de telefonum çalar ve meçhul kişi dinler dururdu sessizce.

Derdim ki o dinlerken “Telefon uygar insanların kullanması için bulunmuştur. Siz aradınız ve arıyorsunuz, itfaiye mi lazım. Veya bir başka şey mi? İsteğinizi söyleyin ona göre hizmet verip veremeyeceğimi söyleyeyim.”

Yine dinlerdi.

Kızmak yetmiyor.

Numara da gizli ya dinler dururdu.

En son olarak “isteklerini ben söyleyeyim evet der isen bir kez ahizeye tıkla, hayır dersen iki kez tıkla” diye.

Sorardım, o da isteğine göre ya bir kez ya da iki kez tıklardı.

Telefonlu pandomim yapan dünyadaki çift bizdik herhalde.

En sonunda savcılığa şikayet ettim ve o taciz telleri de şıp diye kesiliverdi.

 

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim ise telefonlu reklam tacizleri ve dolandırıcılık taktikleri.

Arka fonda polis telsizi konuşmalarıyla insanları ürkütüp korkutarak yapılan dolandırıcılık demode oldu ama yine de bu tuzağın müşterileri azalmıyor.

Kimler yok ki aralarında.

Okumuş yazmış, mürekkep yalamış olanlar bile bir açıkları var ki böyle bir durumda savcılığa veya güvenlik kuvvetlerine gitmek yerine bankaya gidip havale yapıyorlar.

Numara da iyi numara hani.

En son olarak benim başıma gelen dolandırıcılık ise “ferdi kaza sigortası”.

Arandığımda ahizeye hizmet kalitesi adına konuşmaların kayıt altına alındığı suflesi geliyor,

Ee…

Sonra, dünyanın su ve paradan sonraki en güzel üçüncü sesi kadın çıkıyor meydane.

Diyor ki, “Ferdi kaza sigortası yaptırmışsınız”.

İrkiliyorum.

Çünkü yok böyle bir şey.

Ki talebim olsa da, yeğenim Ak Sigorta’nın yetkilisi.

Gider miyim bir başka yere.

O malum üçüncü güzel ses tüm şuhluğuyla devam ediyor:

-“2012 yılında yaptırdınız”.

-“Yaptırmadım.”

-“Yaptırdınız”.

Tövbe estağfurullah!

Kızıyorum:

-“Bana bak, beni sinir etme. Ben bu numaraları yemem. Yaptığınız dolandırıcılık” diyorum ki, güzelliğini kaybedip çirkinleşen ses:

-“Siz görürsünüz size göndereyim iptal faturasını da” demesiyle ahizeyi kapatması bir oluyor.

Tüm uzuvlarım masaj makinesine girmiş gibi titreme seansında dolaşırken, “Senin ta…..” sözünü bile demiyorum.

Sabır olur da bu kadar olur…

 

Sevgili dostlar, aklı dolandırıcılık yönünde tavan yapanlar yeni yol ve yöntemler üretiyor.

Bu sigortacılık taktiği yeni.

Daha önceki ise vatandaşların evine gönderilen icra takipleri.

Ki, bu konuda o kadar hassas ki; icra takibi yapanı bilmeseniz ve tanımasanız da “bu ben değilim” diye sakın ola ki sallamayın.

Böyle bir evrak geldiğinde, gönderici adresine “alındı belgesi” karşılığında iki satır “borcum yoktur” diye itiraz edin.

Bunu yapmadığınız takdirde, o icra takibi kesinleşiyor ve siz de çatır çatır hiçbir borcunuzun bulunmadığı kişiye bu rakamları ödemek zorunda kalıyorsunuz.

Bir kez daha hatırlatayım ki, itiraz etmediğiniz takdirde hiçbir kaçış yolunuz da yok.

 

Ortalık dolandırıcı ve tacizci dolu.

Aman sağınızı solunuzu, önünüzü arkanızı koruyun.

Dikkat edin.

Size tacizde bulunanları ve dolandırmaya kalkanları da mutlaka savcılığa bildirin ki, yeni müşteriler bulamasın bu tecavüzcüler.

 

Benim anlayamadığım ise bu telefon ve mesaj tacizcileri ile mücadelede neden adımlar atılmaz.

Bu millet iletişim tecavüzü ile baş başa kalarak, stres topu olarak mı yaşayacak?

Hey yöneticiler.

Yönetenler.

Görev alanınız yan gelip yatmak değil ise neden o tatlı kıllarınızı kıpırdatmıyorsunuz?

Sahi siz ne işe yararsınız?