Orada burada şurada bir şarkı sözü duyup da dinlediğinizde duygusala bağladığınız oluyor mu hiç?
Zaman!
Tünel!
Geçmiş!
Anılar!
Ve yolun sonu görünüyor!
**
Sarı saçlı ve siyah tuvaletli bir sanatçı çıktı sahneye.
“Haydi Abbas” dedi.
Ha!
Haydi Abbas!
Ne geldi aklıma biliyor musunuz?
Suat!
Benim hayatımda iki Suat vardır.
Biri; Eser, diğeri de Önder.
Eser olan Ali Suat meslektaşımdı. Hayatımda unutamadığım meslektaşlarımızdan biri olan A. Suat Eser ile olan dostluğumuz dostlar başına.
Ya Önder soy isimli Suat?
O da, Suat Önder!
Sanat ve sanatçıya çok destek olan kimi zaman da o desteğini kırgınlıkları ile kesintiye uğratmış olsa da dostumdu benim.
Kdz. Ereğli’de sanat dünyasının yalnızlığına vurgu yapan düşüncelerimizin içini doldurduğumuz veya dolduramadığımız zamanlar çok geride kaldı.
Çünkü, Suat Önder de adaşı A. Suat Eser gibi veda edip gitti.
Kendisini son yolculuğuna götüren araca bindirdiğimizde ardından hüzünle bakmıştım uzun süre.
Nasıl bakmam ki.
İşte o akşam.
Yani dün.
O TRT sanatçısı ekrandan sesleniyordu “Haydi Abbas” diye.
Suat da, bir sanatsal etkinlikte bu şiiri okumuştu.
O an geldi aklıma.
Canım yandı.
**
Suat’ın yaşamındaki “Harika” dünyası şimdi çok geride kaldı.
O da gitti!
Gelmemek üzere gitti.
Geride de Mert’liğiyle kaldı ismin.
Hey Suat’ım hey.
Sen de albümlerdesin artık.
Sesin kulaklarımda.
Projelerin ve bitmek bilmeyen arayışlarından esintileri anımsarım hep.
Bize de yer ayırın oralarda.
Geleceğiz hepimiz.
İki tavla atar hava basarız birlikte.
Şak şuk pullar uçuşur havalarda.
Bekleyin!
Allah ne zaman der ise oradayız.
Bundan kaçış yok!