Desem ki, “Ortaya karışık bir soru atsam”.

Dersiniz ki, “Yine altından kimbilir ne çapanoğlu çıkacak yine?”.

Desem ki, “Çapanoğlu falan filan yok. İçinizden geleni söyleyin.”

Dersiniz ki, “Vardır bir numara”.

Desem ki, “Vallahi yok”.

?!!

 

Muhabbet ediyoruz ha, sakın ola ki altından bir şey aramayın.

Ben aklımdan geçeni söyleyeyim de, size yol yapayım.

Benim elimde bir sihir olsa,  iki şey yaparım.

1-      10 kasım 1979’da genç yaşta kanserin aramızdan alıp götürdüğü ağabeyimin yaşama dönmesini isterdim.

2-      Bir de ağabeyimin bana sevdirdiği ve yaşamımı biçimlendiren Neşet Ertaş’ı isterdim ki, ağabeyimle birlikte iki kadeh delikanlı sütüyle o büyük ustayı, Anadolu’nun tezenesini canlı dinleyeyim.

Bu kadar!

Sihir bu.

Çok şey istemeye gelmez.

Ama samimi olarak ben bu iki şeyin gerçek olmasını isterdim.

Ağabeyim bize veda edip gittiğinde daha 31 yaşındaydı.

O’nun kansere savaş açtığı yıllarda hastanede yanındaydım. Ki kanser belasını anlayamamış ve doktorun “Eczanelerde bulamaz isen kanser araştırmaya git” dediğini o araştırma merkezinin kapısını araya araya sora sora  bulduğumda “Benim ne işim var burada? Ağabeyim kanser mi şimdi?” demiş ve geçirdiğim şok ile darmadağın olmuştum.

Ağabeyim ve Neşet Ertaş.

Her ikisi de kimliğim benim.

Ruhum.

Özüm.

Anlamım.

 

En büyük hayaliydi Neşet Ertaş’ı dinlemek ve O’nun ağzından “garip” ve “göğnüm” sözlerini duymak.

“Ayağınızın turabı olayım” diyen kaç sanatçı var?

Hele ki devlet sanatçılığını “bana halkımın sevgisi yeter” diyerek geri çeviren?

Bir tek o!

Neşet Ertaş.

 

Ağabeyim de saz çalardı.

Bilirdim Ertaş’tan ne  kadar çok etkilendiğini. Mızrabını (tezene) aynen O’nun gibi vururdu. Hele ki tık tık sazın göğsünü incitmeden yoklayışları ise daha dün gibi hafızamın unutulmayan ve asla unutulmayacak sayfalarında.

Dinliyorum “Ne olur sevdiğim bayram ayında gel” türküsünü Usta’nın.

Ne diyor biliyor musunuz?

“Çıkart keteni gömleği soyunda gel soyunda gel.”

 

Önümüz bayram.

Bu bayramda tüm sevdikleriniz umarım ki sizi arar.

“Katliamsız bir bayram” dileyenlerden biriyim ben de.

Ve bayramın bu derin hoşluğunu Neşet Usta’nın sazı ve sözüne bırakarak kendimi veda ediyorum.

Dilerim ki, siz de hayal edin.

Bir sihir dünyasında gerçekleşmesini istediklerinizi umut edin.

Sevgiler çokça.

Yağmurlar gibi…