Ergenekon kumpasında tutuklanan Yarbay Mustafa Dönmez CHP’nin davetlisi olarak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Kdz. Ereğli’ye geldi.
Öyle ya, FETÖ’nün gazabına uğrayan ve tutuklu kaldığı dönemde, Azerbaycan’da okuyan oğlunu da bir trafik kazasında kaybeden Yarbay Dönmez’in özellikle de 30 Ağustos’ta söyleyecekleri çok önemliydi.
Dönmez’in o dönemde yaşadıklarıyla ilgili söyleyeceklerini merak edenler salona koşa koşa gitti. Salon hınca hınç doluydu da.

Mustafa Dönmez’in söyleşisine gidenler bir de baktılar ki sahnedeki masada üç kişi var. Biri Sönmez tamam da, öğrendik biri CHP ilçe başkanıymış, diğeri de CHP’nin Trabzon milletvekili.
Allah Allah!

İlçe başkanını anladık da, Trabzon milletvekilinin sahnede ne işi var?

Az sonra söyleşi başladığında, Mustafa Dönmez’e verildi ilk konuşma. Dönmez kısa ve öz konuşup anlattı dilinin döndüğünce yaşadıklarını. Soru cevaplara yanıt vermek istediğini açıkladığında, tam bir iki soru geldi ki, sunucu hanımefendi hemen araya girip, Trabzon milletvekilinin konuşma yapacağını ve sözü O’na verdiğini ilan etti. Mustafa Dönmez’in söyleşisinde söz alan Trabzon milletvekili tam tamına 1 saat 10 dakika konuştu. Hitabet yeteneğini son demine kadar sergileyen milletvekili şahsını öyle anlattı, öyle anlattı ki demeyin gitsin.

Hayda!
Evet aynen hayda.
Sen tut Mustafa Dönmez’i dinlemeye git ve o salonda resmen tutsak kal.
Kaldık!

Milletvekili elbette “Benim reklamlarım” seansı arasında elbette önemli şeyler söyledi.
Bu durum CHP’lileri de mutlu etmiş olabilir.

Ama; oraya gelenlerin yüzde doksanı Mustafa Dönmez’i dinlemeye geldi/gelmişti.
O insanların hakkına tecavüz etmek oldu mu şimdi?
Yakıştı mı?
Tribüne oynayarak başınız göğe erdi mi?

**

Mustafa Dönmez’in söyleşisinden bir cümle ile söz edeyim.
Dönmez, o omuzları kalabalık üniformalar için “üzerlerindekileri sünnet elbisesi sanıyorlar” dedi.
Bir anda CHP’nin partiden attığı Süheyl Batum’un “Kağıttan kaplanlar” sözü geldi aklıma.


**

Fenerbahçe'den kovulan Vitor Pereira Portekizlilere ait "İmparatorluklar kralın palyaçolarını dinlemeye başladığı anda batar." Demiş.
Söz doğru bir söz!

Oturduğu koltuktan kalkmama alışkanlığı öylesine yaygınlık ki, bir ayağı çukurda olarak görülenler bile ihtiraslarını yenemiyorlar.
Aynen Aziz Yıldırım gibi.

3 Temmuz ve sonrasında tavan yapan sevgiyi, yaptığı hizmetleri bile gölgelediğini fark etmeden halen daha kulübün başında lök gibi oturuyor.
Bir de, koskocaman Fenerbahçe’yi kendi özel şirketi gibi asıp keserek yönettiğini sanıyor.
Git Aziz Yıldırım git artık.

Bırak Fenerbahçe’yi git!
Zirvede iken bırakmayı bilmeyenlerin sonu hep hüsrandır, itibar kaybıdır.
Güç zehirlenmesinin içinde olduğunu artık gör ve git ki, büyüklüğünü küçültme.

Tabi ki bu sözü söyleyene de bir iki laf etmeli.
Aziz Yıldırım seni göndermeseydi, bu Portekiz Atasözü aklına gelir miydi?