Öğle yemeğinden sonra yaptığım 300 metrelik yürüyüş sırasında uğradığı Ereylin’de karşılaştığım Erdemir emeklisi bir dostum ile lafladık ayak üstü.

Laflamanın konusu “ölümü bekleyenler” oldu.

Ölümü bekleyenler dediğim, emekli olduktan sonra nasıl vakit geçireceğini şaşıranlar elbette.

Ereğli’de binlerce emekli var.

O emekliler amaçsız.

Hobisiz.

İlgisiz.

Emeklilerin gideceği bir alan da yok.

Öyle kolay değil gezip tozmak.

Dolmuş desen 1.75, kartın yok ise 2,5 lira.

Maşallah maşallah.

Hele ki iki dolmuş değiştiriyor ve bir de bunun dönüşünü hesaplar isen yandın.

Git otur evinde daha iyi.

Ev tamam da , dört duvar arasında vakit geçer mi?

Of of!..

Erdemir emeklisi “sen şanslısın” dedi.

Doğru şanlıyım gerçekten. Emekli olalı 20 yıl oldu ama biz çalışıyoruz tıkır tıkır. Hem de zaman diye bir kavram olmadan. Her an göreve hazır bir şekilde gündemin içinde olmak güzel.

Ya emekli olup da çalışmayanlar veya çalışamayanlar?

İşte burada durum kötü zaten.

Akşama kadar evde  otursan Köroğlu ile birbirini yer insan.

Evde adam var diye kadının arkadaşları gelip de şöyle büyük bir keyifle evlenme programını seyredemezler ki.

Peki ne olacak.

Evden gideceksin.

Gidelim ama nereye?

Dedim ya herşey maliyet.

25 kuruşa çay mı var?

Tuvalet bile bir lira.

Sanki “Yellensen para” diyecekler.

Emekli maaşı zaten güdük kılı kırk yarsan da yetmiyor ki.

Sahilde iki tur atsan eh ayaklar eskisi gibi de gidip gelmiyor ki.

Bir esnaf arkadaşa uğrasan her gül olmaz. Bunu aylık otomatiğe bağlamalı ve gittiğimizde de birşeyler satın almalı ki, O’nun da değirmeni dönsün.

En iyisi okey oynamak da…

‘Da’ var.

Da sı şu; o da para.

Hele ki o sarı beşli zamanında gelmez ve gecikirse.

Yenildin gitti.

Hesap ödemek zor emeklim zor.

Küçücük bardaklarda satılan çay kaç kuruş?

Sanki sulu soygun.

Hay şu parayı icat edene.

 

**

 

İki emekli epey yarenlik ettik.

Yaşam devam ediyor ama günü güzelleştirecek ne bir gelişme ne de bir haber var.

Orada bir yerde birileri emeklilere çift maaş diyor ama…

İyi ki demiş, diğerleri de gördü emeklileri.

Hadi bakalım kızışın yönetenler, şu emeklileri de görün.

Sadece maaş olarak değil.

Sosyal yaşam alanı olarak.

Hem de emeklilerin halinden anlayanların biraraya geldiği politikaları da üreterek.

Ortalık ölümü bekleyenlerin sayısındaki artış ile dopdolu.

Bir o yana bir bu yana gidip geliyorlar.

Şu vakit de geçmiyor ki.

Çalışırken ne güzeldi. Zaman yetmiyordu insanlara.

Çalışmak gibisi var mı?

Hem pas tutmuyor.

Şıkır şıkır çalışıyor pistonlar, gömlekler.

Yağlı yağlı.