Emeğin Başkentinden yaygın medyaya yansıyan haber, plajdaki olay oldu.
İki bayanın plajın girişindeki büfeden satın aldıkları iki birayı içmelerini büyüttü de büyüttü güvenlik görevlisi.
Ne yaptı?
Kadınlara racon kesti.
Öyle ya, güvenlik görevlisi.
Gösterecek!
“Ben” diyecek.
“Buralar benden sorulur” diyecek.
Yetmez ise polis çağırmadan önce “Kadın olmasaydınız döverdim, söverdim” bile diyecek.
Kolay mı güvenlik görevlisi olmak.
Hele ki plajda.
Görmeliler.
Hem de bayanlar.
Var mı öyle iki biraya ki köfte?
Terslenince de “olay var olay” diyecek.
Diyecek ki, bir değil, iki değil, üç değil, dört polis birden gelecek.
Gelecekler ki, güvenlik görevlisinin havasını cümle aleme ilan edecekler.
Kadınlar kumda, polisler tepesinde.
Vay be!
Burası neresi mi?
Kapuz plajı.
Hem de mavi bayraklı.
 
Rezil olduk.
Sadece Türkiye’ye değil, dünyaya.
Dünya bizi zaten pek beğenip sevmez.
Türkiye sözü geçince arap gibi görür.
İkinci, belki de üçüncü dünya ülkelerinden biri gibi düşünür.
Al sana bir kanıt daha.
İki kadın plajda yatıyor ve tepesinde işgüzar bir güvenlik görevlisinin çağırdığı polisler.
Hepsi resmi elbiseli.
Ve de tabancaları var kol gibi.
İşte bu.
Ne demişler, bir insanın kendine yaptığını kimse yapamaz.
Yaptık!
Güç gösterisi ile başlayan polemik karakola kadar taşındı bie.
Helal bize helal!
 
O fotoğraf tarihe geçti.
Geçirdiler.
Öyle bir geçirdiler ki, rezillik tarihine bir ayıp belgesi daha yolladılar.
Ne demeli!
Zihniyet.
Kültür.
Birikim.
Hoşgörü.
Yok!
 
Ne derler; eller aya biz yaya!
Durmak yok, yürümeye devam!