Öküz altında bırakın buzağıyı da kendini arayanlar bile çok var.
Bunun adı belki de bastırılmış duygu!
Olabilir de olmayabilir de!
Bilinç altı denen gerçeği bir gün okumaya başladıklarında, kimin hanya veya kimin de soya olduğunu çok sonraki teknolojik gelişmelerden öğreneceğiz.
İçi her türlü abuk subukluğu kaldıranları boş geçip, biz yine her hafta olduğu gibi şekerim şeker diyenlerden olalım.
Kötü söz sahibine aittir.
Bize kötü söz değil, muhabbet yakışır.
O halde sıra ne de şimdi?
Sizden gönderilen renkli (!) iletilerde.
Bakın Ankaradan yazan 35 senelik bir dostum neler yollamış.
Bu kez söz Onda.
Göndermeler süper hani ya.
Buyurunuz aşağıda sıralılar.
Soldan başla bakalım.
Bir, iki, üç
Kadınla adam yatakta konuşuyorlarmış, birden kadının telefonu çalmış, kadın telefona bakmış. Bir süre konuştuktan sonra telefonu kapatmış, yanındaki adam sormuş 'arayan kimdi?' kadın "kocamdı, seninle toplantıdaymış"
Melon şapkasının üzerinden kafasının kaşımaya çalışan adamı görmüş ve yanına giderek:
- Afedersiniz, siz Laz mısınız?
- Evet, neden sordun?
- Şapkanızın üzerinden kafanızı kaşımaya çalışıyordunuz da...
- Ne olmuş yani?! Sen kıçın kaşınınca pantalonunu mu çıkarıyorsun?
- Patronun neden kendini pencereden aşağı attı!
'Bilemiyorum' demiş fıstık kız:
- Bana her zaman çok iyi davranırdı. 2 ay önce bana çok pahalı bir vizon kürk aldı, geçen ay da spor bir araba.
- Eeeeee?
- Bugün 3 karatlık çok kıymetli pırlanta bir yüzük hediye etti ve 'Sana sahip olabilmem için daha ne bedel ödememi istersin?' dedi.
- Peki, sen ne cevap verdin?
- Ben sadece 'Ofisteki diğer adamlar gibi bir saatliğine 50 dolar verseniz yeter' dedim!
Irgat koşa koşa ağasının yanına gelir;
-Ağam akşam rüyamda seni gördüm
-Hayırdır len nasıl gördün?
-İkimizde aynı uçakta seyahat ediyorduk.
-Eeee
-Sonra uçak arıza yaptı ve düştü.
-Hayırdır inşallah, ne oldu sonra?
-Ben b.k çukuruna, sen de bal çukuruna düştün.
-Olacak di mi o kadar fark. Ağalığım rüyada bile belli olmuş, sonra ne oldu?
-Sonra birbirimizi yalaya yalaya temizledik.
Çocuklar öğle yemeği için Katolik ilkokulunun kafeteryasında sıraya girmişlerdi. Masanın başında büyük bir elma yığını vardı, rahibe bir not yazıp elma tepsisinin üzerine asmıştı:
"Sadece BİR tane alın. Tanrı izliyor."
Sırada biraz daha ilerleyince, masanın diğer ucunda büyük bir çukulatalı çörek yığını vardı. Bir çocuk not yazmıştı,
"İstediğiniz kadar alın. Tanrı elmaları gözlüyor."
Bir anaokulu öğretmeni sınıftaki çocuklar resim yaparken, onları seyrediyordu. Her çocuğun çalışmasına bakmak için sınıfta dolaşıyordu. Gayretli bir şekilde çalışan küçük bir kızın yanında gittiğinde, ona ne çizdiğini sordu.
Kız yanıtladı, 'Tanrıyı çiziyorum'
Öğretmen duraksadı ve sordu, 'Ama hiç kimse Tanrının neye benzediğini bilmiyor'
Kız kafasını kaldırmadan yanıtladı, 'Birazdan öğrenecekler'
Kadının biri kocasını hep aldatıyormuş. işin tuhafı koca da bunu biliyor, ama karısını çok sevdiği için her seferinde affediyor, ama kadın kendini tutamayıp yeni yeni sevgililer buluyormuş. Bu iş böyle süre giderken adam bir gün hesapsız bir saatte eve gelmiş ki aaaa!! ne görsün: Karısı çıplak yatakta, yanında bir adam, üstelik adam bir cüce !!!!!
Koca öfkeyle bağırmış; "Şimdiye kadar ki bütün aldatmalarını hoş gördüm ama bu kadarı fazla, beni yine aldatıyorsun ama bu sefer bir cüceyle aldatıyorsun !!! , buna katlanamam!!!"
Kadın gayet sakin kocasına dönmüş, "ne bağırıyorsun " demiş, "yavaş yavaş bırakıyorum işte !!!!"