İKİ OLAY!..
Bildiğiniz gibi gazeteci Ali Suat Eser bir yılı aşkın bir zamandır hastane hastane dolaşarak sağlığına kavuşabilme mücadelesi veriyor.
Önce sağlık elbette.
Ötesi yok ki!..
A.Suat Eserin gazetesi Gündemin ilk emeklisi benim. 1995 yılında emekli olduğum Gündemi kapatılan Ereğli Memleketten sonra hep ikinci evim olarak gördüm.
Meslektaşımın rahatsızlığını çok yakın takip edenlerden biri olarak yaşadığı sıkıntıları da paylaşarak biliyorum.
Eser kardeşim şu anda Ankarada. Yüksek İhtisas Hastanesinden Ankara Hastanesine sevk edilmiş önceki gün. Tedavisi burada devam ediyor.
En son Ankaraya gidişi öncesinde kendisini evinde ziyaret eden AKP il ve ilçe Başkanları ile yöneticiler yürümekte zorlandığını görünce, ambulansla gönderelim sizi Ankaraya demişler ve sözlerini de tutmuşlar.
Bunu öğrendiğimde açıkçası tuhaf oldum.
Ali Suat Eser ve ömrünü adadığı mücadele ve AKPnin yardımlaşabilmek amaçlı uzattığı eli yan yana getirdim.
Belki de utandım.
Öyle ya; en zor an veya durumlarımızda biz bize neden el uzatmıyoruz da, hep muhalifi olduğumuz yer veya güçler el uzatır?
AKP muhalifi Ali Suat Eser 1 yılı aşkın zamandan bu yana maddi manevi bir çok zorluklarla adeta savaşırken biz neredeyiz?
Ve neden bize göre onlar var?
Kızalım mı şimdi AKPlilere bizim dostumuz Suat Eseri Ankaraya ambulansla gönderdikleri için?
Hayır!
Bir türlü beceremediğimiz iğneyi, kendimize batırmayı bir kez olsun deneyelim.
Zonguldak emeğin başkenti.
Belediyeleri var sosyal demokrasiden yana olduğunu söyleyen.
Milletvekilleri de var solcu!
Kurumları var.
Kuruluşları var.
Zenginleri var.
Karizmalı olanları var.
Yani çok şeyler var.
Ama Ali Suat Eserin yanında AKPli siyasetçiler dört dönüyor nasıl yardımcı oluruz diye.
Şimdi suç kimin?
İşi siyaset olan AKPlilerin siyaset yaptığını söyleyerek, olmayan dayanışma kültürümüzün çaresizliğini sorgulamaktan vaz mı geçelim şimdi?
Yoksa, AKPlilere Helal olsun! mu diyelim?
Yaşamında düşüncesinden dolayı sabıka kaydı da olan bizden biri Ali Suat Eserin içinde bulunduğu yalnızlık bile umurunda olması gerekenlerin umurunda değil ise, vah bu biz dünyasındakilere.
Hepsine vah!..
Ve yazıklar olsun
GERÇEKTEN
Akrabalık ilişkisi içinde gazete merkezine geldiler.
12 yaşındaki çocuklarının kolunda çıkan tümör yumurta büyüklüğünde dışarı vurmuş.
Anne ağlıyor.
Baba çaresiz.
Anlattılar içinde bulundukları büyük sıkıntıyı.
Ne yapabilirim ki?
Düşündüm umarsızca.
Son çare iktidar partisinin milletvekili veya yöneticilerine ulaşmak.
Beni pek de sevmediğini yakından bildiğim AKP Milletvekili Fazlı Erdoğanı aradım.
Durumu anlattım ve ben size döneceğim dedi.
Fazla değil yarım saat sonra danışmanı aradı ve konuyla ilgili olarak Yarın sabah Ankarada Onkoloji Hastanesinde olsunlar. Başhekim sekreterine gitsinler direkt olarak. Talimatımız var. Çocuğa yemek yedirmesinler ve aç olarak gelsin. Hiçbir şeye merak etmesin! dedi.
Tuhaf olmamak mümkün değil.
Teşekkür ettim danışmana.
Gittiler Ankaraya. Ameliyatı yapılmış ve çocuğun sağlığı da iyiymiş.
Mutlu oldum tabi ki.
Birkaç gün sonra Fazlı Erdoğanı arayıp Her zaman eleştirilerimiz de karşı karşıya geliyoruz. Ama ben sizi teşekkür etmek için aradım. Söylediğim hasta ile ilgilenilmiş dedim utanarak.
Bu iki olay unutulmamalı.
Bu olaylar biz dünyasının içinde olduğunu öne sürenlerin ne kadar bizden uzakta olduğunun fotoğrafı.
Şimdi karşısına geçip düşünmeli.
Hem de çok!
Ve korkmadan!..