Kelimeler stop.
Cümleler de.
Tüm yazılar.
Fotoğraflar.
Hepsi.
Herşeye stop.
Ama bir şeye yollar açık.
O da; acı.
Acılar tam yol ileri.
İleri diyorlar.
İleri dedikçe doymuyorlar kandan.
Kan aktıkça besleniyorlar azgınca.
Vahşice !
81 il ayakta.
81 il ve tüm ilçeleri, beldeleri ve köyleri de ayakta.
Acaba?
Acaba bize de gelir mi acı/acılar?
Ocaklara ateş düşer mi?
Ya gelirse?
Kim vardı orada asker?
Kimin nesi orada görev yapan polisler, kamu görevlileri?
Of.. of… of !
Güneydoğu ateş altında.
Ölüm kusuyor silahlar.
Ölenler belli askerimiz, polisimiz, memurlarımız.
Ya öldürenler?
Onlar kim?
Kimin nesi?
Ne istiyorlar?
Neden öldürüyorlar?
Soru açık ve net.
Öldürenler “açılım” nanesinin piyonları.
Ya gariban bir maraba ya da paralı uşak.
“Öldür!” demişler öldürüyorlar.
Peki “öldür!” diyenler kim?
Noktası da bu ya!
Öldür diyenler, direkt veya endirekt bu Cumhuriyetin düşmanları.
Taşıdıkları bayrak da, uluslararası.
Kısaca emperyalist ülkeler!
Onlar.
Bilinen veya bilinmeyen Türkiye düşmanları.
Onlar ki, bu devletin Atatürk fotoğrafları asmasından bile rahatsız.
Onlar ki, din ve mezhep tetikçileri.
Onlar ki, bölebilmek için her türlü uşağı kullananlar.
Onlar ki, Asya ile Avrupa’nın bağlantısı Anadolu’ya göz koyanlar.
Onlar engerekler.
Onlar çiyanlar.
Onlar… onlar… onlar!
Türkiye’yi kan gölüne çeviren “onlar”ın beslemeleri katliam yapıyor Güneydoğu’da.
Tuzak büyük.
Amaç o yangını ülkenin dört bir yanına yaymak.
İşte o zaman zil takıp oynayacaklar.
Aman ha!
Sakın… sakın… sakın!
Bu tuzağa düşmeyeyim.
Gerçek düşmanı gözden kaçırıp da diğer bölgelerde yaşayanları şuralı buralı diye düşman görmeyelim.
İşte o an!
Biteriz ve emperyalistlerin ortaya koyduğu oyunun piyonlarından biri de biz oluruz.