Çalışma hayatındaki zorluklara alışkın ve hele de 24 saat görevde olma sorumluluğu taşıyanların pek “Pazartesi Sendromu” olmaz.
Çalıştıkça şarj olan bu kesimin bir ferdi olarak hafta başına “merhaba” demeye hazırlandım ki, acı haber geldi.
Atilla Aslan vefa etti.
Bir süredir kanser tedavisi gören Atilla Aslan, en son olarak Devlet Hastanesi’nde tedavi altında tutuluyordu. Şehir dışındaki doktorlarının “getirmeyin” türünden verdikleri cevap beni anılara götürmüştü bir anda.
Öyle ya, 1979’da aynı hastalıktan kaybettiğim ağabeyim de ağırlaştığında Ankara’daki doktorunu aramıştım. Doktor “getirme” demiş ve abim de üç gün sonra vefat etmişti.
Atilla Aslan için de bu bilgiyi öğrendiğimde 37 yıl önceki anı geldi aklıma.
“Getirmeyin” demek son günlerinde mutlu olmasını sağlayın demekti.
Atilla Abinin son günlerini yaşadığını ailesi, yakınları ve dostları çok iyi biliyordu.
Ve 14 kasım günü gelen “vefat etti” haberiyle üzüldük.
Ama..
Açıkçası üzülürken O’nun adına da “kurtuldu” dedik.
Evet; ne yazık ki bazı ölümler kurtuluş oluyor.
Atilla Aslan’ı Fenerbahçe Bayrağına sarılı tabutu ile son yolculuğuna gönderirken, “ışıklar içinde uyu dost” diye fısıldadım ardından.
Güzel insandı.
Sevgi doluydu.
Dostluklarında da katılımcıydı.
FARKINDA MISINIZ?
Kdz. Ereğli’deki üniversite öğrencileri karanlık sokaklardan geçmek zorunda kaldıklarını ve bu durum nedeniyle en azından korku yaşadıklarını ifade ettiler.
Kime?
Belediyeye.
Ne oldu sonunda?
Hiç!
Çünkü, belediye elektrik işine bakmıyor.
Muhatap Enerjisa!
Duruma müdahale eden ilçe kaymakamı oldu.
Ne yaptı kaymakam?
Enerjisa’ya resmi yazı yazdı.
Yani?
O resmi yazı gidecek.
Kayıt olacak.
Kayıdı yapan da önemine göre sıralayacak.
Eh belki bir şekilde ilgi alanına girenin eline geçerse konu Ereğli’ye havale edilecek.
Ereğli’de bu alanları sanki ilk kez keşfediyormuş gibi malzeme isteyecek.
Daha kötüsü ise “oralarda aydınlatma sorunu yok” da diyebilecek.
Sonuç?
Asma’da Osman!
Oysa bu kurumlar özelleştirilmeden önce kaymakamın bir telefonu yetiyordu halkın isteklerinin yerine getirilmesine.
Şimdi yok öyle bir şey.
Özel sektör canım.
Hep alır ama vermemek için kırk dereden su getirir.
Üniversiteli öğrencilerin yaşadıkları korku kimin umurunda?
Hele konu özel sektör ise.
Çok baharlar gelir geçer bu sorunu çözmeye.