Önce Sami Okyay’dan geldi haber.

Veda etmiş bize.

Gitmiş.

2 Ağustos tarihinden bu yana verdiği yaşam mücadelesini 9 gün sonra kaybedivermiş sevgili Sami.

İçim cız etti Celal Bozkuş aradığında can dostunun ölüm haberini verdiğinde.

Vay be arkadaşım Sami.

Sen artık yoksun.

Gelip de “Naber arkadaşım” demeyeceksin dostlarına.

O koca Kara-Deniz seni aldı işte bizden.

Rahat uyu arkadaşım rahat.

Işıklar içinde olasın.

O ışıkları o kadar çok hak ettin ki, geride ne kadar çok dost biriktirmişsin.

Herkes seni sordu.

Senden umutlu haber alabilmeye çaba gösterdi.

Bir tek kişi de ardından olumsuz konuşmadı.

Herkes “adam gibi adamdı” dedi.

 

**

 

Suat Önder’in annesi Mediha Anne de veda etmiş bizlere. Evinde iken uçup gitmiş sonsuzluğa. Yurt dışındaki kızım ve torunumun geliş coşkusunu paylaştığımız bir anda aramışlar  ama duymadım teli. Nice sonra baktığımda tele aramalara dönüş yaptığımda öğrenebildim Mediha Anne’nin acı haberini. Suat’ın evine gittim ve acısını paylaştım. Belediyenin Mezarlıklar Müdürü Metin Avcı çıka geldi geceleyin. Kur’an okudu dualar etti/ettirdi. Sonrasında 1 saate yakın sohbete katıldı. Aydın din bilginleriyle konuşmak, görüş paylaşımında bulunmanın hazzını yaşadık cenaze evinde.

 

**

 

Gece böyle başladı ve bitti derken Göçük haberi geldi Kilimli’den.

1 madenci şehit.

Şehit/şehitler.

Her gün bir veya birkaç şehit haberi geçiyor ajanslar.

Ölüm.

Ölüm ve öldürenler.

Öldürtenler.

Düşünüyorum da nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz?

Şu açık ki, biz bir Ortadoğu ülkesiyiz.

Çünkü, dünyada kan bir Afrika da, bir de Ortadoğu’da akıyor oluk oluk.

İkinci mi üçüncü mü dünya ülkesiyiz belli değil. Ama bir olmadığı kesin.

Yazık bize yazık.

Çok çektik.

Halen daha çekiyoruz.

Çek-ti-ri-yor-lar !

 

**

 

Çarşamba gününe yine telefon trafiği ile başlanıyor. Sami Okyay’ın Perşembe günü gerçekleşmesi gereken cenaze töreni, İstanbul’daki adli tıp işlerinin yerine getirilmesi ile bir gün öne ve ikindiye alınmış.

Yardımcı oluyoruz dostumuzun son yolculuk törenine.

Bildirilen sorumluluklarımızı yerine getirirken, belediyenin anonsunda kulağımız.

10 dan önce ölüm haberini vermiyorlarmış!

Saat 09.34 oldu tık yok o susması ve suskun kalmasını istediğim ses sisteminden.

Neyse başladı anonscu kız.

Dedi Şükran Okyay’ın eşi Gonca ve Dilek’in babası.

Ankara Nallıhan’ı söyledi.

Köyünün adı da Kuruca.

12 Ağustos Çarşamba günü Kuruca Köyü Camisinde kılınacak ikindi namazının ardından Köyünde toprağa verilecek.

Köy çocuğu Sami Okyay, doğduğu köyde toprağıyla buluşacak.

Ardında birikip bıraktığı dost çiçekleriyle süzülüp gitti o da.

Biliyorum ki, kapıdan içeriye girip “Naber arkadaşım” diyemeyecek ama, o sesindeki samimiyeti kulaklarda hep çınlayacak.

Sufle gibi…