Zırt aşağıya.
Zurt yukarıya.
Bir aşağıya bir yukarıya.
Ne zaman?
Gerektiğinde.
Çünkü bunun adı fermuar.
Her işe yarar.
Etekte pantalonda,
Çantada cüzdanda,
Orada burada…
Anahtar gibi.
Zırt aşağıya.
Zurt yukarıya.
Bir gün bir şekilde, şu fermuar denen zamazingonun siyasette de kullanılacağını biliyor muydunuz?
Bilin artık.
Partinin bir tanesi fermuar kullanacak adayların belirlenmesinde.
Zırt diyecek malzemeyi çıkarıp teşhir edecek.
Zurt diyecek bu kadar işte diyerek kapatacak.
Çadırını da, çadırsızı da zırt-zurtla halledecek.
Tabi ki konunun adı demokrasi.
Demokrasinin canına okuyan antidemokrasiyi fermuarla sulandırma taktiğini bunun adı.
Zırt aşağıya-zurt yukarına.
Zırt-zurt işi bu.
Açacaksın ki, kapansın.
Her açış ses getirir elbette.
Zırtttt derken dikkat kesileceksin önce.
Bakalım ne olacak?
Kuş mu civciv mi çıkacak zırtlamaktan.
Çıktı çıkıyor derken, silindir şapkalı bir zevat meydanda.
Cinsiyeti farklı da olabilir.
Önce şapka.
Sonra etek.
Etek dediğim smokin.
Tabi ki lacivert.
Ve finalde, ruganlar görülecek albeni yarbeni ye beni beni seslendirmesiyle.
Tam finali ise zurt denildiğinde gerçekleşecek.
Çıkan mal veya malzemenin kapanış saati dan dun ede ede sallanacak.
Hey onbeşli onbeşli; final yolları taşlı, onbeşliler geliyor göbekleri palazla, aslan zırt-zurt senin adın ne?
Evet siyasetimize yeni bir argon daha girdi.
Girişin adı fermuar.
Fermuar aşağı, fermuar yukarı.
Aman dikkat.
Aşağıya inerken de, yukarı çıkarken de araya bir şey sıkışmasın.
Can yakar.
Hareket ettirilemez…
Sonra…
Ankara’ya bal almaya giderken, evdeki çorbadan da olma…