Tahminim doğru çıktı ve hedefi 12 den vurdu.
20 yıl önce "ben adayım, çekilmem" krizine tutulan dönemin sol adayı, o dönemin gerici kadrolarını barındırdığı iddia edilen ANAP adayına yenildi ve Kdz. Ereğli'de sol kale yıkıldı.
Derken aradan yirmi yıl geçti, sola transfer edilen ANAP'li başkan "ben adayım, çekilmem" dedi ve 20 yıl sonra ikinci yıkım gerçekleşti.
Suçlu, 94'deki CHP adayı, 2014'de de DSP adayları oldu.
Oysa, her iki dönemde de "artık yeter, aday değilim" denilebilme olgunluğu gösterilmiş olsa idi ne 94'de ANAP, ne de 2014'de AKP belediye başkanlıklarını kazanamazdı.
Kaybeden kim oldu?
Bireyler mi?
Sol mu?
Bireylerin kaprisi ve egosuna tutsak edilen sol, yenildi yve kaybetti.
**
Bugün 5 Aralık 2015 Cumartesi.
Yarın 6 Aralık ve CHP'nin ilçe kongresi var.
Kongre öncesinden 6 Aralık akşamıyla ilgili seçim tahminimi yapacağım.
AKP'den yediği seçim dayaklarıyla hiç akıllanmayan ve 13 yıldan bu yana tüm seçimleri kaybeden CHP'liler, "halkın yüzde ellisi Aziz Nesinlik" gibi akıl ve mantıktan yoksun değerlendirmelerle "ötekileştirme alışkanlıklarını" sürdürerek sadece kendilerini aldatıyorlar.
Halk Aziz Nesinlik değil.
Halk çaresiz.
Güvenebileceği bir siyasal hareket yok.
Kötünün iyisi noktasında AKP'yi tercih ediyor ise o halkı "Aziz Nesinlik" diye dışlamak, halkı AKP'nin kucağına itmek değil mi?
Halk itilir mi?
Azarlanır mı?
Alay edilir mi?
Makarna kömüre oyunu sattı diye aşağılanır mı?
Aslında her seçim sonrasında sorulması gereken şu olmalı:
"Bu Halk neden CHP'ye oy vermiyor?"
Vermiyor!
Bu halk CHP'ye oy vermiyor.
Verilen yüzde 25'in içinde de "oyum boşa gitmesin" sorumluluğuyla oyunu CHP'ye atan milyonlar da var.
Yani, CHP'nin yüzde 25 oyu da yok.
Bir gün ciddi bir siyasal hareket AKP'ye alternatif olsun, kimse CHP'nin barajı aşacağını bile iddia edemez.
Gümler CHP.
Peki neden?
Çünkü CHP'nin içinde barış yok.
Sanki "Birbirini sevmeyip gırtlaklamak isteyenlerin partisi" olmuş gibi.
Çözüm yok, hizipleşmeye devam.
İşte ilçe kongresi öncesindeki fotoğraf bu.
Bir okurumuzun ifade ettiği gibi sanki "dinazorların dansı" oynanıyor CHP'de.
"Ben milletvekili adayı olmak için kendimi diğer ilçelere de tanıtmak zorundayım" kararlılığından bir adım geri atmayan Yaşar Balcı, "uzlaşma uzlaşma uzlaşma" demedi.
Oysa bu söz ile partide var olan hizipleşmelerin üzerine gider ve bambaşka bir hava yaratabilirdi.
Yapmadı.
Kimileri "eş dayatması" kıskacında olduğunu öne sürse de, Balcı'nın var olan popüleritesine dip yaptırdığını söylemek zorundayım.
Yanlış yanlıştır.
Peki karşısındaki cenahta ne alem var?
Orası da komedi. Uzlaşmanın U'sunun bile konuşulmadığı harekette partilileri tarafından selamsız sabahsız diye topa tutulan eski ilçe başkanı, eski belediye başkanı, milletvekilleri, partiyi "benim tapulu malım" diye görenler hep birlikte başkanlığı Balcı'ya kaptırmama sevdasındalar.
Olay bu.
Partiyi karpuz gibi ortadan yaratanlar, "Halka sunduğumuz bu fotoğraf ile biz partiyi büyütemeyiz" hiç demediler.
Çünkü "ben" dediler.
O ben karardı.
Simsiyah oldu.
Bedende can yakmaya başladı.
Ama umursayan yok.
Şimdi yarın akşam (6 Aralık kongre sonrası) sandıktan iki gruptan biri çıkınca sevinecekler.
Heyt!
Biz kazandık ha?
O büyük hırs ile tava getirdikleri delegelerin omuzlarında zafer çığlıkları atacaklar.
Peki gerçek öyle mi?
Benim penceremden hayır.
Kim kazanır ise kazansın, CHP kazanmayacak.
Bireylerin kazanması ile CHP büyümeyecek.
Tam aksine bölünmüşlüğü her açıdan körükleyecek seçim sonucunun farkında olan yine tek halk olacak.
CHP'yi biz niye bu hale düşürdük diye ağlaması gerekenlerin işgalindeki CHP'deki son durum bu.
Bir daha düzelir mi?
Hayır!
Dinazorlar tepişir, halk ezilir.
"AKP neden yüzde elli oy alıyor?" ey CHP'liler.
Sebebini biliyor musunuz?