DDY tamirhanesinin yıkımını gerçekleştirerek “Tarihi yıkıp tarihe geçenler” bilmiyorum mutluluktan ne yapıyorlardır?
Halay mı çekiyorlar, horon mu oynuyorlar?
Yoksa, “ah a benim sömsöm yarim” mi derler?
Bilemiyoruz!
Ancak büyük keyif çattıkları kuşku götürmez.
“Nasıl yaptık ha, nasıl yıktık ha, nasıl hallettik ha” bile derler.
Haklılar!
Gerçek bu!
*
Bu durum karşısında canı sıkılan ve üzülenlerden biri olarak önce bir yorumu ikinci kez paylaşmak istiyorum sizlerle.
Sevda Plevne Turan’a ait bu yorum Ereğli’nin geldiği noktayı o kadar güzel özetliyor ki. Sayfalar dolusu yazmaya hiç gerek yok.
Kısa ve öz:
Bilge inek ne demiş,
“Siz hatayı sarı ineği verirken yaptınız”
Nimet Okulu yıkılırken, sesini çıkartmayan Ereğli , bu sonuca da katlanacak.
Çok yazık, Tarih yok ediliyor.
*
Sevda Hanım’ın işaret ettiği tespit ne kadar doğru.
Nimet okulu yıkılıp yerine alış veriş merkezinin yapılmasına karşı kim sesini çıkardı.
Kim ne dedi?
Gazete arşiv sayfaları orada.
Küçük bir araştırmada karşımıza o dönemin Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Çağırıcı çıkar.
O okulun yıkılmaması ve ağaçların kesilmemesi için çok bağırdı ve “kendimi ağaçlara zincirlerim” bile dedi de, yanında kimseyi bulamadı rahmetli.
Herkes sağır.
Herkes kör.
Herkes dilsiz.
Aynen bugünkü gibi.
**
KEREM GİBİ
Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...
«Deeeert çok, hemdert yok»
Yüreklerin kulakları sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır bağır bağır bağırıyorum...
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum..
Nazım Hikmet