Dillerde onlar.
Sözlerde onlar.
Ama ama ama…
Gözlerde de onlar.
Bakmayanları yok.
Bilmeyenleri yok.
İstemeyenleri yok.
Hele içini çekmeyenleri.
Of of!
Nasıl olmasın.
Çekicilik var,
Şirinlik var,
Kalça kıvırma göbek attırma var,
Uyuyan dürtüleri bile harekete geçirme var.
Ereğlülülerin deyimiyle “Böyle mi derler tombul gelin böyle mi derler, o beyaz gerdanı yavrum yayla mı derler” var.
Her şeyleri var.
Olmaz mı.
Seçmece bunlar seçmece.
Seçmece de sahip var sahip.
Sahip tekil.
Tek!
O ne derse o.
Oyna der oynarlar,
Salla der sallarlar,
Gül der gülerler,
Maşallah der inşallah derler.
Derler de derler.
Neler derler neler.
Çünkü konu çok hassas.
Dikkat ister,
Emek ister.
Beslemek ister,
Korumak ister,
Süslemek ister ki, çekim merkezi olsun.
Çeksin.
Yenileri gelsin.
Yeni demek güç demek.
Güçlenmek demek.
Yani!
Kedi beslemek kolay mı?
Bir de çok olur ise!
Eyvah!
Fakat dışarısı bizi, içi de onları yakar.
Kolay mı gözde olmak.
Kolay mı, gündeme oturmak !
Hoca ve kedilerinin arasına kimler girmek istemez?
“Ben girmem!” diyen var ise inanır mısınız?
Gülersiniz hınzır hınzır tabi.
Sizi gidi kedi seven (ler) sizi !