Ülke gündeminde ilginç bir olay var biliyorsunuz.

Sahte doktor.

Hem de devletin hastanesinde.

O doktorun annesinin anlattıklarını okuyunca şaşırmanın çok ötesinde bir durum var ortada.

Sahte doktor ta üniversite sınavlarından bu yana sahte bir öğrencilik ve ardından sahte doktorluğu gerçekleştirmiş.

Yurtta bile kalmış.

Güler misin ağlar mısın?

*

Ereğli’de de sahte müfettiş vardı biliyorsunuz.

Kaymakamı ziyaret eder.

Milli eğitimi hizaya çeker.

Tüm okul müdürlerini toplayıp hangi okulun ilk hangi okulun ortaokul olarak hizmet vermesini gerektiğini emreder.

Turgut Reis okulu tepeden tırnağa yaptırır ve ihalesini de yakınlarına verir ama ödemeye yapılmaz.

Sonra.

Gazeteniz Ereğli Önder olayı ortaya çıkarınca kızılca kıyamet kopar.

Haberi sürdürürken, Valiliğin Milli Eğitim Bakanlığına gönderdiği yazıdaki “Bu kişi müfettiş mi?” sorusuna gelen “Hayır!” yanıtının nasıl sümen altı edildiğini de yine Önder Gazetesi ortaya çıkarmıştı.

Ve o yazı Kdz. Ereğli kaymakamlığında saklı tutuldu.

Dönemin kaymakamı da biliyordu sahte müfettişi ama…

Sustu!

Neden?

Korkusu mu vardı?

**

Ereğli’deki sahte müfettiş Ağaoğlu’na büyük bir spor merkezi de yaptıracağını açıklamıştı. Biz de bu müjdeyi de (!) ilgili kuruma sorduk ve “hayır biz böyle bir söz vermedik. Ki yaptığımız hizmeti/hizmetleri biz kendimiz açıklarız” demişlerdi.

Ancak ortada bir gerçek vardı ki, Turgut Reis okulu tepeden tırnağa yenilinmiş ve sınıflar şahane olmuştu.

Sahte müfettiş bir okulu yenileyerek ilçeye hizmet etti.

Sonrası malum.

**

İnsanın aklının ermediği ise şu:

Devletin kadrolarında böyle bir sahteliklere nasıl izin veriliyor?

Nasıl fark edilmiyor?

Nasıl bu tür sızmalar gerçekleşiyor.

Ziyaret için bile kapıdan girilmesi zor olan kamuda, insan sağlığı bu kadar ucuz mu?

Sahte doktor ameliyatlara bile girebiliyor.

Ve bu duruma görevlerini ihmal ederek sebep olanlar ellerini kollarını da sallayarak gezebiliyor.

Haklı olarak sarmak gerek?

Bu hukuksuzluk nasıl devam ediyor edebiliyor?

**

Bizim her şeyimiz mi sahte?