Cinnet geçirmiş adam (!)
Yani delirmiş.
Aklı kontrolden çıkıp, bilinç altındaki tüm saldırganlıklarını boş
bırakmış.
Cinnet eşittir şiddet.
Yakma, yıkma, vurma ve öldürme.
O da öyle yapmış zaten.
Tencereye suyu koymuş ve iyice kaynattıktan sonra karısının
başından aşağıya döküvermiş.
Cosss!
Canlı canlı haşlanmış kadın.
Ya sonra mı?
Sonrası aynen devam.
Cinnet fren yapmamış ki.
“Ben ne yaptım, ne yapıyorum?” sorgusu beynine dank etmeyince,
ağır yanıklar içinde kalan karısını bir de eve hapsetmiş.
Tek kelime ile vahşet.
Vahşetin sebebi ne; cinnet!
Yani akıl tutulması.
Bu tür olaylar ne kadar çok yaşanıyor.
Çocuğa şiddet.
Kadına şiddet.
Doğaya şiddet.
Hayvana şiddet.
Az da olsa kocaya şiddet.
Peki sebep?
Az veya çok temelindeki tek sebep altı harfli bir sözcü olan cinnet.
Soru şu: Bizim neyimiz bozuk veya karışık da en küçük bir gerginlikte
cinnet geçiriyoruz?
Yanıtınız var mı?
abcde-
hiçbiri
Tahmin edebiliyorum a şıkkının yanıtını; eğitim diyeceksiniz.
Ya b?
C ile d?
Düşünün ki bir mahallede yaşıyor ve çevrenizde her gün kavga
var.
Büyükler küfrediyor.
Kadınlar belden yukarı söz söylemiyor.
Aile kavramı ayaklar altında.
Terbiyenin t’si terbiyesizlik olarak yorumlanıyor.
İşte böyle bir ortamda yetişen çocuklar büyüdüklerinde farklı mı
olur?
Veya öyle bir ülkede yaşıyorsunuz ki; tepeden aşağıya hakaret,
aşağılama, kumpas, baskı, saldırı, dayatma, ölüm, her türlü ayrımcılık
sınır tanımadan gerginlik artarak devam ediyor.
Neler olur böyle bir ülkede?
Elbette ki toplumsal cinnet.
Ha o cinnet toplumu nereye sürükler hiç bilinmez/bilinemez.
Duymuşsunuzdur, katiline aşık olan insanları.
Tarih bu tür örneklerle o kadar dolu ki.
Adam kızmış suyu karısının tepesinden aşağıya boşaltıp yakmış.
Olur mu?
İnsanlığa sığar mı?
Bunun adı alçaklık değil mi?
Tabi ki öyle.
Peki ya katiline aşık olana ne demeli?