İktidar partisinin bir vekili Allah verdikçe veriyor deyince kamuoyu tepki göstermişti, bu aralar kasabanın fabrikası için Allah verdikçe veriyor dersem herhalde kimseden bir ses çıkmaz.

Erdemir Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ nin Sivas sınırlarında yer alan maden sahasında Altın madenine rastlanmış. Erdemir, 2029 yılında geri ödemek şartıyla yurt dışına tahvil ihracı gerçekleştirmiş. 750 milyon dolarlık ucuz kredi bulmuş, dahası parayı hesaplarına bile geçirtmiş.

Bu kadar çok kazanan, bu kadar bol parası olan, her tuttuğu altın olan bir kuruluşun kimseye borcu olmaz olmamalı diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Durum hiçte öyle değilmiş.

...........

İlk duyduğumda çok şaşırdım, hatta şaşırmış mı bu? bile dedim

Bence zaman ve zemin açısından beklenmedik, yani’si, ama’ sı çok fazla, içi doldurulmaya muhtaç bir açıklama. Yakın geçmişteki kankavari birliktelikler, güzellemeler, etle tırnağız şirinlikleri, al gülüm ver gülüm muhabbetlerinin tadı hala damaklardayken.

Nereden çıktı bu efelenme?

Bu fabrika belediye’ ye benim kadar bile emlak vergisi ödemiyor diye söze girmiş.

Yekten Erdemir’in kasabaya borcu var demiş.

Başkandan aldığı tiyolara göre!! fabrika kasabaya yapmayı söz verdiği birçok hizmeti yapmamış! Koskoca Erdemir’in düştüğü duruma bir bakın!! diyerek. Erdemir’i özel endüstri bölgesi söylemleriyle kasabayı boşu boşuna meşgul etmekle de!! suçlamış.

Kasaba Erdemir’den büyüktür (hem eyvallah hem de günaydın), bir borç varsa, zamanında kasabanın fabrikaya şehrin en güzel yerlerini verdiğini de düşünürseniz! bu borcun ödendiğini. Kasabanın fabrikaya borcunun olmadığını anlarsınız bile demiş.

Görüntüyü alırsan tereddütsüz bu laflar Belediye Reis’inin laflarıdır dersin, altına imzanı atarsın.

Son seçimler öncesinde, ortaya karışık başarı temennilerini bir kenera koyarsanız, esas amacın içten içe, alttan alta değilde, alenen, açık açık şimdiki başkanı alaşağı etmek olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kasabanın çarşısından Kale Tepe’sine de Çeştepesi’ ne de nasıl çıkılacağını kasabalı doğduğu andan itibaren iyi bilir. Zamanında buralara çıkmak için Meydanbaşı yokuşuna doğru veya sahilden yeşil ofise doğru yürüyüp, şimdi doğru yolu buldum dersen sana kimse inanmaz.

................

Partinin Genel Başkanı, zamanı geldiğinde partiyi ahlaklı dürüst birisine teslim edeceğim demişti.

Sonu benzemesin ama kasabanın şimdiki belediye başkanı da ben artık yokum bu son seçimim, Başkanlığı yetiştireceğim dürüst birisine devredeceğim mealinde laflar etmişti.

Hatta bunlar benim yetiştirdiklerim diye birilerini işaret eder gibi yapmış, hem azarlamış hemde yanlış yapmayın diyerek uyarmıştı!

Göbek bağı olmayan partililer ve kasaba sevdalıları da samimi uyarılarını yapmışlardı.

Herkes haddini bilsin, burası sizin birilerine miras bırakacağınız mülkünüz mü?

İşinizi yapıp gideceksiniz, sonrası sizi ilgilendirmez.

......................

Babası da Belediye Başkanlığı yapmıştı. Eniştesi de onun oğlu (kuzeni) da aynı yerde Belediye Başkanlığı yaptılar.

Babası, 80 darbesi olduğunda aynı partinin Belediye Başkanıydı. Eniştesi ve oğlu, siyasi ömürleri tee o günlerden belli olan, paşa izinli, darbe ürünü şahıs partisinin Belediye Başkanlarıydı.

Eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra, siyasi mesaiye partisinin gençlik kollarında başlamış. Çizgisini, yolunu, hedefini çok net dümdüz ortaya koymuş. Yani sizin anlayacağınız hem mektepli hem de alaylı olmuş.

Eleşler’e de Kılçak’a da Sabırlı ’ya da nereden nasıl çıkılacağını zamanında iyi öğrenmiş!

Sol siyasi görüşü benimsemiş olmasına rağmen yaptıkları ettikleri, ağırlıkla sağ siyasi görüşü benimsemiş kasaba ahalisi tarafından genel kabul görüyor olmalı ki seçimleri çok rahat rekor oy oranlarıyla kazanıyor.

Geçmişte 1972 yılında partinin bir avuç genci, milli şefe karşı benzeri haraketi başlatmışlardı ya.

Yakın zamanda da yine bir avuç genç şerefli yenilgilerden bıktık, yenilenmemiz gerekiyor, değişim istiyoruz diye yola çıktıklarında, siyasi geleceği adına koltukmuş başkanlıkmış hiç düşünmeden, değişimcilerle birlikte olmuş, kararlılıkla en ön safta yer almıştı.

Günün sonunda birisi parasızlıktan spor kulüplerini kapatmak zorunda kalıyor diğeri kulübünüzün paraya ihtiyacı varsa biz para verebiliriz diyenlere yok birader sağol, biz parayı buluruz diye cevap veriyor.

Siyasette boynuz’ un kulağı geçtiği zamanlar olmuştur, olacaktır da.

Ama en az bunlar kadar önemli olan şey, ne zaman şah mat diyeceğini iyi bilmektir.

Nuri ÖZTÜRK / İZMİR