Aşırı sıcakların nem oranını tavan çıtalarını koparıp atarak sınırsız bir şekilde bunaltmaya devam ederken, Karadeniz’deki boğulma olayları da peşpeşe geliyor.
Ölüm kokan serinlemek can alıyor.
Ala ala bitiremedi koca Karadeniz.
Hiç doymadı.
Doymayacak da.
Çünkü adı Karadeniz.
Adında “kara” olan bir deniz hep kara haber gönderiyor.
En son gönderdiği haberlerden biri de Sami Okyay.
Tanıdığım ve bildiğim bir isim Okyay.
Efendi kişiliğe sahip Sami’nin Pazar günü geçirdiği boğulma olayı haber merkezimize öğle saatlerinde ulaştığında inanamadık.
Daha birkaç gün önce gazetemize gelmiş ve “naber be arkadaşım” sözleriyle hal hatır sormuştu.
O Sami Okyay’dan gelen haber hiç de iç açıcı değildi işte.
İlk gelen bilgileri yakınlarında korku yaratmasın diye yayımlamamayı doğru bularak beklettik haberi ta gece yarısına kadar.
Nihayetinde yazdım.
Yazarken eli titrer mi bir habercinin?
Benim titredi evimdeki bilgisayarın klavyesinde.
Gel de yaz hadi bakalım.
Güzel bir dostun yaşama tutunmak için savaş verirken, o klavyenin tüm harfleri Karadeniz gibi kararıyor insanın gözüne.
Yazdım ve attım www.ereglionder.com.tr’ye.
Of !..
**
Adapazarı’nda bir özel hastanede can pazarında kaldı Sami Arkadaşım.
Belki kurtulur.
Öyle ya, denizden çıkardıktan sonra çalıştırdılar o tertemiz kalbini.
Tik tak dedi.
Saat gibi işlemeye başladı.
Biliyoruz iyi değil de, belki ya belki.
Belki yeniden döner dünyaya.
Aramıza.
Belki yine gelir gazeteye de “naber arkadaşım” der.
**
Oy Karadeniz oy!
Alıp götürüyorsun hep.
Yaş sormuyorsun.
Cinsiyet sormuyorsun.
Sadece alıyorsun.
Aldığını da bitirerek gönderiyorsun geriye.
Sami kardeşimizi de aldın işte.
Sen aldın ama…
Ama işte.
O yaşama tutunacak.
Tutunmalı da.
Kazanmalı bu savaşı.
Yenmeli seni Karadeniz.
Yenmeli seni ki, bu kez kaybedesin.
**
Sıcaklar bunaltıyor.
Bu sıcaklar Kara-Deniz’de can alırken, doğa da parlamaya müsait hale geldi.
En küçük bir kıvılcımda Allah korusun.
Aman dikkat dostlar.
Doğada ateş yakmayın, tutuşturucu bir şeyler veya cam gibi metaları da güneşin altında bırakmayın.
Dikkatli olalım.
Her yerde…
Özellikle de, Karadeniz'de...