Doğu Karadeniz gezimizde gördüm ki, bu devlet Batı Karadeniz’i itilmiş-kakılmış olarak görüp biliyor.
Batı Karadeniz garip.
Sahipsiz.
Aç.
Batı Karadeniz’in yolları bile yok.
Halen daha ilçeler arasında 70-80 sene önce kazma kürek ile yapılmış yollar ulaşım sağlıyor.
Doğru dürüst havaalanı yok.
Demiryolu yok.
Deniz yolu ha var ha yok.
Batı Karadeniz mahrum edilmiş hizmetten.
Cüzzamlı gibi kendi kaderine mahkum edilmiş bir bölge Batı Karadeniz.
2005 yılının ardından 9 sene sonra yaptığım ikinci Doğu Karadeniz gezimde hizmet gördüm hizmet.
O ne yollar öyle.
Tüneller.
Yapımı devam eden havaalanları.
Spor tesisleri.
Okullar.
Devasa tesisler.
Elbette olmalı.
Elbette yapılmalı.
Ama…
Bizim başımız kel mi?
Bize niye yok?
Vah Batı Karadeniz’im vah!
Genel bütçeye sağladığın katma değeri de kimse görmüyor.
Kimse düşünmüyor.
Kimse varlığını bilmiyor.
Çünkü…
Batı Karadeniz diye bir bölge yok yönetenlerin beyninde.
İstanbul ile keyif yaparken Batı Karadeniz’in en önemli sanayi kenti Ereğli’nin demiryolu yok. Ereğli demiryolu ağına bağlı bile değil. Ereğli-Kandilli arasında lokal olarak çalışan 17 kilometrelik demiryolunu bile söktüler ya.
Vah Ereğlim vah!
Denizin var ama bir tane yolcu vapurun gelmez.
Doğan var ama tarihini bilen olmaz.
Hatta ve hatta, Kurtuluş Savaşı’nın tek deniz şehidinin mezarını bile bulamaz bir kent mi olacaktın Ereğli.
Vah ki ne vah!
Doğu hak ettiğini bağırarak alıyor.
Lobisi var çünkü.
O lobi Ankara’da öylesine etkili ki, hem hak ettiğini alıyor hem de diğer illerde de borusunu öttürüyor.
Batı Karadeniz’in nesi var ki?
Ne lobisi, ne bölge ruhunu taşıyan siyasetçisi ne de bakanı.
Garipliğin koynunda sahipsiz bırakılmış bir bölgeye elbette kimse dikkat etmez ve aklına getirmez.
Bağırmayan.
Ses vermeyen.
Hakkını istemeyene ‘armut piş ağzına düş’ denir mi?
Denmiyor ki dedelerden kalma yollarda seyahat ediyor.
Yatırımcı bu nedenle bu bölgeyi düşünmüyor.
Çünkü hükümetler teşvik kapsamına bile almıyor ki, kalkınamasın Batı Karadeniz.
Büyümesin.
Ve belki de en büyük amaç ‘uyanmasın’ olabilir mi?
Doğu Karadeniz gezimde kıskançlıktan çatır çatır çatladım.
Bölgemiz ile yanyana getirdiğimde hizmetleri “Biz de bu ülkede yaşıyoruz ey yönetenler” diye bağırdım.
Sesim tek kaldı.
Bizim sesimiz hep öyle tek kalıyor.
Bu nedenle bizi ipleyen yok.
Duyan yok.
Ciddiye alan ise hiç yok…