Kulak misafiri oldum habere. Sunucu bir özel hastanede bademcik ameliyatı olan çocuğun daha sonra yapılan muayenesinde bademciklerinin alınmadığının ortaya çıktığını söylüyor.

Ne kadar çok keser biçersem o kadar çok cukka kazanırım sevdasındaki  ettiği Hipokrat yeminine de tecavüz eden ameliyatı yapan doktor “bademcikleri almaya unutmuştum” mealinden açıklamasıyla kendini savunuyor.

Vay anasını sayın seyirciler.

Burası Türkiye ve sanki yediden yetmişe nasıl kısa yoldan yolumu bulurum alçaklığı sınır mınır tanımadan hızla yayılıyor.

Elbette “farkındalık” denen şey bu değil.

Ama nasıl oluyor da, insanın canını teslim ettiği bir doktor veya doktorlar böyle soysuz işlere kalkışıyor, yapıyor ve sonra da gayet pişkin bir biçimde “unuttum!” diyebiliyor?

Pes yani pes!

**

Kdz. Ereğli’de de bir göz hastanesi açılmıştı hatırlayanınız var mı?

Adı da Avrupa Göz mü neydi?

Bildiniz mi?

Hah o hastane niye kapandı bileniniz var mı?

İşte o olayda parmağımız var.

Çünkü o hastanenin tabelasında yazan isim ile Avrupa Göz’ün bir bağlantısı yoktu.

Bir doktor arkadaşımın “sen şekerli adamsın, git o hastaneye de şekerin göze verdiği zararlı durumları ölçtür” demesi ile gitmem ile başladı her şey.

Beş dakikada Beşiktaş yapıp hemen teşhisi koymuşları  “katarakt” diye.  3 bin küsur lirayı ödersem hemen halledeceklerdi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bir çok hastane ile anlaşması olduğundan, indirimli operasyon yaptırırım diye cemiyeti aradığımda, “anlaşmamız  yok” demişlerdi. İndirim indirimdir yani. Fenerbahçe ile anlaşmaları varmış ve ben de dernek üyesiyim. Yüzde 10 du  sanırım indirime tamam dediler hemen. Ancak o kadar parayı nasıl bulacağız? Ben düşüneyim parayı temin edeyim diye ayrıldım ama içime de bir kurt düştü. Devlet Hastanesine “Bir de devletime sorayım” diye gittim ve muayene oldum ki, “Sen sağlamsın” dediler. Durumu anlattım, doktor bey meslektaşı doktor hanımı çağırdı ve kılı kırk yararak muayene ettiler. Sonrasında “katarakt yoktur”  diye kapı gibi rapor bile verdiler.

Haydi bakalım kolay gelsin.

Bu arada o özel hastaneden aradılar ve ameliyatı Salı günü yapabileceklerini bildirdiler. Ben de  “bana bir belge verir misiniz  katarakt vardır için” dedim.

Gittim aldım.

Sonra Avrupa Göz’ün internet sayfasından araştırma yaptım ki, Kdz. Ereğli şubesi yok. İleti atarak, “Ereğli’de tabelanız asılı iken neden internet sayfanızda şube adı yer almıyor?” diye sordum. Yetmedi, telefonla basından sorumlu kişilere ulaşmaya çalıştım. Yanıt alamadım.

Bunun üzerine, konuyu kaleme aldım ve (belgeler elimde) dedim.

O hastane tabelayı indirmek durumunda kaldı.

Ve oraya “Akasya Göz hastanesi” tabelasını astılar.

Ardından tası ve tarağı  toplayıp gittiler.

Neydi olay biliyor musunuz?

Ta Bartın’a kadar “bedava göz taraması” diye köy köy gezip hasta, pardon ya müşteri topluyorlarmış.

Amaç belli.

**

Sözü uzatmayayım. Göz ile ilgili “şu operasyonu yaptım” denildiğinde, yapılıp yapılmadığını tespit edilemiyormuş.

Bademcik ameliyatı gibi değil.

Bademciği aldım diyenin foyası ortaya çıkabiliyor ama gözde durum böyle değil.

Yani sevgili okurlar, canımız Allah’a emanet.

Tabi ki, namusu ile çalışan doktorlarımızı tenzih ediyoruz.

İyi ki onlar var.

Yoksa, 85 milyon yandık bittik!

NOT: Bu olayın canlı tanıkları mevcuttur. Ereğli’de insanların sağlığı ile oynayanları ortaya çıkardığımız için aldığımız hayır duaları da bize yeter.