AKP’de değişim rüzgarları esiyor.
Bu değişimin adı da “Metal yorgunluğu”.
Metal yorgunluğu tartışılmıyor.
Tam aksine uygulanıyor.
Kim ki, metal yorgunluğunun izlerini veriyor, yallah !
Yallah dediğimiz, gelirken iyi de giderken mi kötü sözlerinde saklı.
“Seni merkez yoklaması ile ben aday yaptım” ifadesinin dışa vurumu metal yorgunluğu oldu.
Kim ki yorgun gidecek!
İlk işaretleri geldi ve devamının da olacağını söylüyorlar.
Diyorlar ki “git!”.
Gitmemeye çalışanlar da, “Ben seçimle geldim, seçimle giderim” hikayesi okurken, hiç kimse ülkemizdeki adayların tepede belirlenip, halkın karşısına “kırk katır mı kırk satır mı?” dayatmasından söz etmiyor.
O metal yorgunluğuna kapıldığı söylenen belediye başkanları ön seçim ile partililerin gücünü arkalarına alarak aday olsalardı, kim diyebilirdi şimdi “sen gideceksin” diye.
Diyemezdi!
Şimdi deniyor.
Çünkü, o belediye başkanlarının arkasında halk değil, genel başkan ve genel merkez vardı.
Şimdi git diyenler de aynı isimler.
Geldiğin şekilde gidersin.
Bu atamalı demokrasinin acı gerçeği.

Milletvekillerine bakar mısınız?
Hiç kimse “ben merkez yoklaması ile listeye girmeyi içime sindiremiyorum” diyor mu?
Tam aksine, hangi siyasi görüş olur ise olsun herkes genel başkanı ve genel merkezi tavlama peşinde.
Çek yağı gir listeye.
Ver onurunu, gururunu, kimliğini, kişiliğini ve hatta özgür iradeni merkeze, ol vekil.
Hem böyle vekil olmayı içine sindirip “seçildim” de ve kimseyi takma, partililerini bile iplemeyip selam da verme.
Örnek çok.

Küçük bir tespit yapalım hepimiz.
Allah’ını seven söylesin; bu meclisteki milletvekillerinden kaçta kaçı önseçime girip de listeye girebilir?
550’de 50 der misiniz?
Valla ben demem.
Diyemem!
Belki 25 belki 30.
31 olmaz!
Çünkü, tabanları yok.
Tabansız ama genel merkezin emir kulları vekil oluyor.
Belediye Başkanı oluyor.
Belediye ve il genel meclis üyesi oluyor.
Yani, atanarak geldikleri makamlarda “halk iradesinden” söz edip demokratlık havası basıyorlar.

Metal yorgunluğu belediye başkanları ile başladı.
Bilin ki, bu yol milletvekillerini de kapsayacak.
Hepsi de atamalı.
Hepsini de genel merkez getirdi.
Gönderen de, tabi ki genel merkez olacak.
Siz bakmayın “ben seçimle geldim” diye hikaye okuyanlara.
Hikaye hikaye.
Hepsi hikaye!

Ha, bunca metal yorgunluğu sözlerinin arasında “yaş yetmişbeş iş bitmiş” demeyenleri de unutmayın.
Bir kentte halen daha çoktan eleğini asmış olanları umut olarak görenler var ise o kente yazık.
Günah!

Fizik ve biyolojik kurallar yaşamın bir gerçeğidir.
Bugün yetmişbeş, 2019’dan sonra da 80.
Ağlayın ağlayın.
Açılırsınız.
Açılır da, önünüzü görürsünüz !