Kdz. Ereğli Belediyesi’nin Halk Oyunları topluluğu Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü olan 18 Haziran’da gösteri yapacakmış!

Güzel !

Güzel de, güzel olmayan bir şey var!

Siz “Nedir?” diye sormadan hemen “şudur” dedim bile:

Efendim 18 Haziran Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü’nde yapılacak gösterinin adı Artvin yöresinin halk oyunlarıymış!

Evet… evet…

Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü’nde Artvin yöresinin oyunları oynanacak.

Tuhaf mı?

Bunun da yanıtını vereyim; neyimiz doğru ki?

 

Yaşadığımız kentin yerel kültürünü tanıtıp anlatacak bir tek etkinlik duydunuz mu hiç?

Festival falan demeyin sakın.

Geç!

Kdz. Ereğli’de yerel bir kütüphane var mı ki?

 

Sözü fazla uzatmadan görüşümü söyleyeyim.

Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü’nde Artvin yöresinin halk oyunu mu oynanır, yoksa yerel oyunlar mı?

Kim derse ki, “yerel oyunlarımız yok” yanıtını hemen veririm.

Yanıtım şudur:

Yerel yönetimler, yerel kültür araştırmalarına destek verip  bu kültürü tanıtır.

İşin özü sadece budur.

Adı üstünde Yerel Yönetim.

 

Hadi bakalım 18 Haziran’da Artvin havası ile kurtuluş günümüzü kutlamaya hazırlanın bakalım. Artvin’de de Ereğli havası ile kutlama yapılıyor ya nasılsa!..

 

 

DİKTATÖRLER !

 

Taksim Gezi Parkı’ndaki olaylarla başlayan eylemler; Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sivri çıkışları ile  daha da çoğalıp yayılarak devam ederken, Çankaya’dan ve bazı AKP çevrelerinden gelen mesajlar ise tansiyonu düşürmeye yönelik olarak algılanıyor.

Başbakan “Nuh” diyor… Ve esnemiyor!

Tamam da, ülke nereye sürükleniyor böyle?

Yöneticilik bu olmamalı ki.

Yöneticilik babalık, annelik gibidir.

Korumak ve kollamaktır.

Azarlamak, hakaret etmek, tehdit etmek, baskı kurmak değildir.

Yani bir birey eline geçirdiği geçici kamu gücünü kişisel ihtirasları için alet etmemeli.

 

Demokrasiler bir uzlaşma rejimi ise neden uzlaşma yolunu seçmiyor Sayın Başbakanımız?

Psikiyatristler  bu durumu “diktatörlük” ile özdeşleştiriyor.

Koltukların insanları çok değiştirdiği söylenip durulurdu hep.

Bir de para ve alkol değiştirirmiş.

Doğruluk payı var herhalde.

 

Her şeyin bir çaresi vardır.

Koltuk insan kişiliğini değiştirip diktatörlüğe götürüyor ise  bıraksınlar veya ara versinler siyasete o zaman.

Örneğin iki dönem sonra askıya alınsın aktif siyasetçilik.

Bir de devlette nasıl 65 yaşından sonra res’en emeklilik var ise siyasette de uygulansın ve yeni siyasi diktatörlerin önüne geçilsin.

Biliyorsunuz ki ülkemizdeki demokrasi “atamalılar” üzerinde dönüyor.

Yani demokrasi yok!

Seçim sistemi ve siyasi partiler kanunu ile genel merkezlerin belirlediği adaylar listelere alınınca, seçmen hep kötünün iyisini tercih etme zorunda kalıyor.

 

Sonuçta, çok yorgun olduğu gözlenen Sayın Başbakan siyasete ara vermelidir.

Bu arayı verirken de; mecliste ilk kez milletvekili maaşlarının düzenlenmesi dışında bir uzlaşma sağlanmasına katkı vererek, seçilenin değil de seçilmeyenin meclisin yolunu tuttuğu bu seçim sistemi değiştirilmeli ve  siyasi partilerde tüm adaylarını ön seçimle belirlemelidir.

Ki, ülkemiz genel ve yerel diktatörlerden kurtulsun!