Kayıp, yitik ve yenik bir kuşağın çocukları zorla meydanlara çıktılar ama tam çıktılar. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ülkede sol tamamen ezilmiş ve sindirilmişti. Buna bağlı olarak gençlik kültürü de tamamen değişti. Okumaktan korkan, düşüncelerini açıklamaktan çekinen, araştırmayan, sorgulamayan gençlik ve kültürü ortaya çıktı.
Teknolojinin gelişmesi ve bilgisayar ile internet çağının yaygınlaşmasıyla Türkiye’de yeni bir gençlik değeri ve kültürü de oluştu. Okumayan, bilgisayar başından kalkmayan, bilgisayar başında çet yapmaktan ve oyun oynamaktan başka bir iş yapmayan gençlik olduğunu sandık.
Anne ve babalar çocuklarının bilgisayar başından kalkması için saatlerce onlara yalvardı, kızdı. Kimisi bilgisayarı yasaklamaya çalıştı, kimisi de çocuğuna kızarak bilgisayarını kırdı. 2000’li yıllardan itibaren çocuklarımıza daha çok kızmaya başladık. Ders çalışmıyor bilgisayar başında vakit geçiriyorsun diye bağırdık çağırdık. Üniversite öğrencisi entelektüel olur, kitap okuyun diye baskı yaptık. Toplumsal gelişmelerle ilgilenmiyorsunuz ne biçim üniversite öğrencisi diye eleştirdik. Biz sizin yaşınızda iken, devrim yapmaya çalışıyorduk diye ders vermeye çalıştık.
Bu arada siyasi iktidar, toplumu dizayn etmeye başladı ve baskılarını artırdı. Atatürk’ü silmeye, 29 Ekimleri, 10 Kasımları, 23 Nisanları ve 18 Mayısları yasakladılar. Toplumu dizayn etme adına dini kullanarak alkolü yasaklamaya çalıştılar. Gençler hep sustu, sesini çıkarmadı.
İstanbul Taksim’de Geziparkı’nda alışveriş merkezi yapılmasına karşı direnen bir avuç insanın coplanması, biber gazıyla gazlanması ve TOMA’larla püskürtülmesine ve polisin orantısız güç kullanmasına sessiz kalmadı. Özgürlükleri elinden alınan ve kısıtlanan, Türkiye Cumhuriyeti değerlerinin elden çıkarılmasına karşı çıkan gençlik en sonunda anne babalarının sözünü dinledi ve bilgisayar başından kalktı.
Gençlik bilgisayar başından tam kalktı ve ülkede değişimi zorluyor. Gençlerimize milyonlarca teşekkür. 1980’lerde devrim adına yola çıkan ezik, yılgın ve yenik bir kuşağa umut oldu. Ülkenin karanlığa giden yönünü çağdaşlığa, laikliğe, özgürlüğe, hak ve hukuka, adalete giden yola yönünü çevirmeye uğraştı.
Teşekkürler gençler teşekkürler. Umudumuz oldunuz, öncü oldunuz.
YİTİK, YENİK VE YILGIN KUŞAK
Yitik, yenilmiş ve yılgın kuşaklardık
Üç Y idik yani
Yenilgi ve yılgınlıklar içinde geliştik, serpildik
Çocuklarımızla büyüdük
Bilgisayarla, teknolojiyle büyüttük
Teknolojiye yenildi sandık
Bilgisayar başından kaldıramadık
Firavun zalimleşti
29 Ekimler, 10 Kasımlar, 23 Nisanlar ve 19 Mayıslar yasaklandı
Atatürk’ü silmeye
Kendinden olmayan yüzde elliyi yola getirmeye çalıştılar
Çocuklar bilgisayar başında duymadı sandık
Oyuncu sandık
Kalkın bilgisayar başından dedik
Yeter diye haykırdık
Çocuklar duymadı sandık
Öyle bir çıktılar ki sokaklara
Ülkem değişti
Hayatım değişti, umut geldi
Taksim’de kesilen ağaçlara koştular
-Yeter artık, bilgisayar başından kalkın dedik
Kalktılar meydanları doldurdular
Akın akın güneş oldular
Yıldız oldular
Taksim oldular
Öyle bir kalktılar ki yerlerinden
Türkiye'yi değiştirdiler
Yitik, yenilmiş ve yılgın kuşağın çocukların
Kızları ve oğulları
Ses duvarını aşar gibi
Korku duvarını da aştılar
Çocuklar
Umutsuzluğu ve yılgınlığı yendi
Yeniden umudu yaşattılar
Teşekkür çocuklar milyon kere milyon teşekkür
Umutsuzluğumuzu, yılgınlığımızı kırdınız
Yeniden ayağa kalktık
Yitik, yenik ve yılgın kuşağın çocukların
Kızları ve oğulları
Ülkeyi değiştiriyor
Hayatı değiştiriyor
(07.06.2013 – Antalya – Fikri Cinokur)